Bakışı anlatır…
Hamaset, “kahramanlık, yiğitlik duygularının aşırı ve abartılı ifadesi, anlatımı”, söz sanatlarının popüler dalı. Sazıyla sözüyle öyle seferberlik güfteleri prompterların kaydırılan metinlerinde, “oyuncu”nun, yorumcunun cebinde her an hazır.
Lâkin birçok örneğinde şehâmetten, yani zekâyla örülü cesaretten, aklın kontrolündeki yiğitlikten eser bulmak kolay değil. Dilinde, sözünde olsa da kabarttığı göğsünde pek göremiyorsun. Tasannu (bir şeyi olduğundan daha kıymetli göstermek uğruna sunîliğe kaçma, yapmacıklık) ile yapış yapış çoğu kez. Beylik deyişleri, “has oda” argosuyla da siyasette her telden, makamdan “iktidar havaları”.
“Hamaset Edebiyatı” da ayağını öyle yere basıyor, oralardan da havalanıyor. Açık öğretim fakültesinden ilk sağa dön, tarihi kapısına çakılı plastik tabelası karşında. Geçen pazar “Diktatörün hevesi” yazımda değindiğim “otorite”nin heykelle, resimle, sergiyle filan ilgisinin daha geniş, sonsuz arşivi de o bölümde. Hatta oksimoron misali eğreti dursa da “diktatör edebiyatı” diye kavramlaştırılanı, alt dalı bile var.
Bana düşman gerek düşman
Kahramanlık, yiğitlik deyince böyle tetikleyici duyguların “hakkı hukukuyla” sindirilmesi, kitleleri sindirmesi, taraftarı “daima daima hazır” tutması için hem ufukta, hem burnunun dibinde düşman(lar) da gerek tabii.
Eh bekanın maneviyat büfeleriyle “halk ekmek” yerine geçtiği iklimlerde o da zor değil. Bakıyorsun her yanın düşman. Bitevi bir asabiyet, öfke, hınç, intikam, alaycılık, küçümseme de 32 kısım tekmili birden sızıyor o söyleme.
Fotoğraflarına bile… Fotoğraf albümü önceki yazımda değindiğim faşizmin marka diktatörleri, şürekâsıyla da gözümüzün önünde. Bakışları bile konuşuyor, hamasetin kibriyle, tasannunun gazıyla gergin, asık surat ifadeleri her şeyi anlatıyor.
Goebbels bakışıyla da tarihte
Birini hatırlatmam şart… Tarihi örnekleri arasında Hitler’in “korkunç propaganda makinesi”nin başındaki Joseph Goebbels’in yazımın ana fotoğrafındaki bakışı da asılı mesela. Daha 1933’de o ifadesiyle görsel tarihe, “Nazi figürleri”nin, klasiklerinin arasına -Hitler’in öfkeli, ağzı köpürmüş fotoğraflarının ardından- yerleşiyor.
O ünlü fotoğrafın hikâyesi de çarpıcı. Eylül 1933’te Cenevre’de düzenlenen Milletler Cemiyeti Konferansı’nda Goebbels saygıyla, tedirgin bir reveransla kendisine sunulan bir notla ilgilenirken bir deklanşör sesi… Kaşları hemen kalkıyor.
Basın zaten izliyor konferansı da fotoğrafını çeken sanatçı Alfred Eisenstaedt. Akredite de olsa Yahudi! Ve ona ters ters, nefretle bakışı tarihe geçiyor. Etkinlik boyunca ona yönelttiği bakışı, ayarı hep öyle. Eisenstaedt yıllar sonra o anı şöyle anlatıyor:
“Carlton Oteli’nin bahçesinde de bana nefret dolu gözlerle baktı ve solup gitmemi bekledi.........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d