“Dev bir kampanya olarak seri yalan”
Geçen pazar yayınlanan “Dünyanın En Büyük Yalancısı Yarışması” yazımdan “kuyruklu yalanlar”la devamla… İngiltere’de her yıl yapılan o uluslararası yarışmaya profesyoneller, politikacılar alınmasa da ABD Başkanı Donald Trump o mevzuda “abide”.
Hatta Trump’ın başkanlık seçimini kazandığı 2016’da George Kemp o yarışmanın şampiyonluğunu ona dair bir hikâyeyle kazanıyor: “Su altındaki bir otelde Donald Trump ve eşiyle karşılaştık…”
Tedbiren “Başkasının yalancısıyım” diyeceğim de ABD medyası tek tek doğrulayarak, belgeleriyle ifşa ediyor Trump’ın yalan “külliyât”ını. El âlem yapmış… Bana sadece olduğu gibi aktarmak düşüyor.
“Sarışın yürüyüşü yalanın”
Okuduklarımdan öte ekranlarda bizzat gördüklerim de var tabii. Başta doyamıyordum “performans”ını, oyunculuğunu seyretmeye, sonra bunaldım. Yüzü, mimikleri, tebessümü, kibri, öfkesi, konuşurken tipik dudak hareketleri, görünüşüyle bile abide.
Yalanlarının notasını, “parodik” ses tonunu tuttururken, vurgularını ayarlarken bazen büzüyor ağzını, bazen dudaklarını uzatıyor, bazen dümdüz bir çizgiyle çiziyor altını… İkili parodilerde elleri, kolları da konuşkan. Kürsüye çıkarken “sarışın bir yürüyüşüdür artık” yalanın…
Yalanın “en samimi”si
Çocukken meydanda heykelini görsek, “Yalancı yalancı sana kimse inanmaz /Yalancı yalancı sözüne kimse kanmaz” diye tempo tutar, zıplaya zıplaya dönerdik etrafında… Da, “Parmağınla gösterme evlâdım, ayıp” derdi büyüklerimiz.
“Yalan bu kadar mı ‘samimi’, ayan beyan söylenir!” diyorum izleyince. Lâubâliliğin de zirvesi… Kubbealtı Sözlük’te cümlesi bu kelimeye örnek olarak verilen gazeteci-yazar Burhan Felek’in bile kemiklerini sızlatır: “Dış politikada, dünya politikasında lâubâliliği, sululuğu hiç sevmem.”
Pervasızlığın, küstahlığın, vurdumduymazlığın da uç, kara mizahı. “Country” makamından yurttan sesler korosu da hazır. Yüzünden, her hâlinden okunuyor. ABD’li “davranış-beden dili okuyucuları”nın Trump’la ilgili kitaplık dolduran çalışmalarına göz atmak da zor. Birçok kaynakta “ABD siyasetinde ‘patolojik yalancı’, ‘post-truth’, ‘fake haber’ gibi terimlerin öne çıkması, siyasi söyleme hâkim olması onun sayesinde”.
Yalanların vakanüvisleri
Değindiğim yarışmayı “çocuk oyunu” kılan “en büyük yalanları”nı bile seçmişler, hatta türüne göre sınıflamışlar. Vakanüvislere de büyük iş, ağır mesai; her sözü, ânı ayrı vaka. Hem de gündelik. Bir yazıda derlemek toplamak da zor. Bir de millet neler yapıyor, neler yazıyor hayretindesin tabii.
Bir yandan da Trump’ın medyaya karşı ataklarıyla uğraşıyorlar artık. “Başkan Trump’ın geçen yıl, tüketici yasalarını ihlal ettikleri iddiasıyla iki haber kuruluşuna dava açması, medya avukatlarının alay konusu olmuştu. Ama artık gülmüyorlar”. (The New York Times, 7 Şubat 2025)
Şubat 2025’de “AP’nin ‘Oval Ofis ve Air Force One’daki etkinliklerden men edileceğini duyurması, federal, dünya çapında bazı haber aboneliklerini iptal etmesi, ‘Pentagon basını’nın, ‘Muhabirler Koridoru’ndaki alanlarının yeniden düzenlemesi, muhâfazakâr basınla sınırlanması, açtığı soruşturmalar” da var kaynaklarda.
“Günlük yalan sayısı” bezdirmiş
Lâkin Trump’ın gerçekdışı açıklamaları, yalanları birçok gazetecinin ana uğraşısı… Çarpıcı örneklerinden birisi CNN’in “Washington Bürosu’nun bol ödüllü kıdemli muhabiri” Daniel Dale’in 16 Ocak 2021’de yayınlanan “Donald Trump’ın en dikkat çeken 15 yalanı”. “Facts First (Önce gerçekler)” köşesinde düzenli yapıyor o işi aslında.
“Analiz”inin ilk cümlesi parmak ısırtıcı, aynen aktarırken bile geriliyorum biraz: “Donald Trump’ın başkanlığı dönemindeki en dikkat çekici yalanları seçmeye çalışmak, şehrin çöplüğünden en dikkat çekici çöpleri seçmeye çalışmak gibi bir şey. Karar vermeden önce elemeniz gereken o kadar çok çirkin, pis çöp var ki.”
Ama “böyle pis bir iş için -bile- yeterliliğinin olduğunu” vurgulayarak, analizini nasıl yaptığını da özetliyor: “Ocak 2017’deki göreve başlama gününden Eylül 2020’ye kadar söylediği her kelimeyi doğruladım. Günlük yalan sayısı o kadar yönetilemez bir şekilde çoğaldı ki,........
© Serbestiyet
