menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Masal masal magazin

15 0
20.01.2025

Türkiye’de her sorunun arkasında bir ‘mastermind’ (büyük akıl) aramaya şartlandık. Meğer magazin dünyasına bile ipleri elinde tutan bir kukla ustası varmış. Dizi yapımcılarının yoluna bir köprü kurmuş, geçenden üç geçmeyenden beş alırmış. Ekranda onun ruhsatı olmadan kuş ötmezmiş. Menajerliğini üstlendiği aktörlerin diline mühür vurmuş, çıtları çıkmıyormuş. Prodüksiyon ajansları, reklamverenler, senaristler, yönetmenler karşısında el pençe divan duruyormuş. Dahası da var: Güya şantaj kasetleriyle sektördeki etkili kimseleri avcunun içine almış. Nice yetenekler bu kişi yüzünden heba olmuş, sokaklara düşmüş…

‘Magazin’ dünyasında tekellerin oluştuğunu, hukuksuz şebekelerin işlediğini, kapıların tutulduğunu anlamak için bence içinde olmaya bile gerek yok. Dışarıdan bakınca ayna gibi görünüyor. 90’ların ortasından beri üç aşağı beş yukarı aynı isimlerin yetenek yarışmalarından magazin talk show’larına kadar her yerde boy gösterdiği malumumuz. Bu böyleyken dizilerin dünyasında bir işlerin döndüğünü tahmin etmek zor değil. Her sektörle ilgili böyle şeyler anlatılır. Hele bir de bir meslek kolunda az sayıda arpalığın çok sayıda talibi varsa… Tarikatlar bile böyle değil mi?

Türkiye’de her hakikat bir masala sarmalanıp sunuluyor. Muhtemelen adı geçen ‘mastermind’ menajerle ilgili suçlamaların bir bölümü gerçekten anlamlı- özellikle rekabet hukukuyla ilgili iddialardan ötürü tahminim malum kişi ve ekibi şimdiden soğuk terler döküyordur. Muhtemelen kuruların yanında yaşlar da yanacak. Ama bir de sosyal medyaya savrulan yığınla iddia var… Bunların çoğu da her olumsuzluğun arkasında planlı şer güçler olduğu fikrine dayanıyor. Komplo teorileri iddia sahiplerini ve bu iddialara inananları garip şekilde mutlu ediyor, tatmin ediyor; çünkü galiba herkes bu sayede kendi yetersizliğine az çok kılıf buluyor.

Bu iddiaların ilki şu: Su başını tutan bu menajerler genç yeteneklerin önünü kesiyor, ortaya çıkmalarına engel oluyor. Muhtemelen bu iddiaya dört elle sarılacak pek çok ‘genç’ hatta ‘yaşını almaya başlamış’ yetenek vardır. Olsunlar. Açıkçası çoğunun Allah vergisi yetenekleri açısından ‘prime-time’da yer bulanların gerisinde olduğunu da sanmıyorum; ama bunun nedeni büyük bir yetenek havuzuna sahip olmamız değil; dizilerde beklenen oyunculuğun eşiğinin çok düşük olması. Herhangi bir menajer de bezirganlığa soyununca az çok eli yüzü düzgün genç kadın ve delikanlılardan bir kadro yaratabilir. Tabi suyun başını tutması şartıyla!

Yani bu iddiayla ilgili aslında mesele yeteneklerin önünün kesilmesi değil, havuza girme, havuzdan yemlenme telaşı. Maalesef böyle. Dizilerde hemen hemen aynı sahneler tekrar ediyor: Bir aktör ötekinin ağız kokusunu alacak kadar suratına yaklaşıp söylendiğinde........

© Serbestiyet