menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Otoriterlik ve Medya

25 6
26.06.2025

Fatih Altaylı isimli ajitatör gazetecinin Cumhurbaşkanını tehdit suçlamasıyla tutuklanması demokrasiye aykırı ancak Türkiye’nin mevcut otoriter iklimine çok da aykırı değil. Daha nice başka insanlar benzer sözde suçlarla ceza alırken Altaylı’nın bundan muaf kalması fırsat eşitliğine aykırı bir durum olur/du. Ben olsam onu tutuklayacak kadar değer vermezdim. Ben olsam ifade hürriyetini kullanan hiçbir muhalif sese karışmazdım.

Peki ama demokrasi açısından birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için olmalı değil miyiz? Kuşkusuz. Bugün tüm dünyada otoriterliğin değişik tonlarda hakim olduğu, olmak zorunda kaldığı bir zamandayız. Eğer Türkiye bir savaş durumunda olsaydı, belki benzer bir tutuklama olağan karşılanırdı. Peki ya savaş durumu kısmen sözkonusu ise veya görünmez bir ölçek ve araçlarla vuku buluyorsa bu durumda olağandışılıkları olağan görmek mi yoksa görmemek mi zamanın (hatta demokrasinin) ruhuna daha uygun olurdu? Bu sorunun cevabı bizim neyin daha acil olduğunu düşündüğümüze ve mevcut durumda neyin mümkün olup olmadığına baktığımıza bağlı olarak farklılık gösterebilir. Buna hazır bir cevabım yok. Vakaya bakmak lazım. Zaten hareket noktam radikal bir tarihselleştirme lüzumu.

Bugün tüm dünyada liberal demokrasinin çöküşüne tanıklık ediyoruz. Ve demokrasi nimetinden yararlanmada dünya-yapısal eşitsizlik ve hiyerarşilerin genelgeçer formüllerle örtülemez hale geldiği bir zamandayız. Demokrasinin içinin boşaldığı bir dönemde medyanın da içi boşaldı. Yani tencere ve kapak arasındaki denklik sadece nitelikte değil, niteliksizlikte de sözkonusu olabilir. Bir tarafta otoriterlik ve karşısında da özgür bir medya var........

© Serbestiyet