Barış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu?
Yazının sonunda söyleyeceğimi en başta ifade edeyim: Evet, barış ciddi bir şekilde tehlikede.
Bu kez tehdit, ne bölgesel konjonktürden ne de sürecin taraflarının olası sabotaj endişelerinden kaynaklanıyor. Elbette, Suriye’de yaşanan gelişmeler barışı hızlandırabilir ve kalıcı hale getirebilir. Nitekim Suriye’den gelen haberlere bakıldığında, sürecin bu ülkeye yansıması oldukça hızlı olmuş görünüyor. Ancak, orada yaşanacak olumsuzlukların süreci riske atma ihtimali her zaman mevcut. Şimdilik böyle bir tehdit gözükmüyor. Meşhur bir söz vardır: “Ortadoğu’da cümleler nokta ile bitmez.” Biz de nokta koymak yerine virgülle devam edelim, ama bunu umutla yapalım.
Tarafların süreci sabote etme ihtimali meselesine gelince, ufak tefek itirazlar dışında ciddi bir pürüz görünmüyor. Kullanılan dil, bir barış sürecine uygun şekilde ilerliyor. Taraflar da sürecin daha somut bir hale gelmesi için 3-4 aylık bir zamana ihtiyaç duyduklarını açıkça ifade ediyorlar. Hukuki düzenlemelerin ilk adımı, eksik de olsa atıldı. Uzun yıllardır gündemde olan yaşlı ve hasta tutukluların tahliyesi başladı; daha kapsamlı bir düzenlemenin ise Ekim-Kasım aylarında hayata geçirilmesi bekleniyor. Süreç yavaş, ancak şimdilik sorunsuz ilerliyor gibi görünüyor.
Ancak asıl tehlike, Türkiye’nin derinleşen ekonomik krizi ve bu krizin kutuplaşmış toplumda yarattığı fay hatları. Ekonomik darboğaz, hepimizin tahmininden çok daha ağır bir şekilde toplumu etkiliyor. Ülkenin ’si adeta servet içinde yüzerken, geri kalan ’i derin bir yoksulluğun pençesinde........
© Serbestiyet
