Yeni tip Hitler ve bilinçsiz Leninist olarak Trump
[8-9 Şubat 2025] Adolf Hitler’e (ve Roehm, Goering, Goebbels, Himmler gibi yardakçılarına) 1920’ler ve 30’larda inananlar vardı. Huşû içinde dinliyorlardı. O konuşmalar bugün The Nazi Germany Sourcebook (2002) gibi birincil kaynak derlemelerinde veya The Routledge Companion to Fascism and the Far Right (2003) gibi karşılaştırmalı çalışmalarda yer alıyor (1). Hayretle inceliyoruz, insanlık nelerden geçmiş diye. Okuduğumuzda dehşet ve tiksinti uyandırıyor. Orta ve uzun vâdede aynı son Trump’ı da bekliyor (kadere inanmadığım için kader demiyorum buna). Çok uzak olmayan bir gelecekte, belki yirmi – yirmibeş yıl sonra, “The American Fascism Sourcebook”lar yayınlanacak. Donald Trump ve hempalarının (J.D. Vance’lerin, Elon Musk’ların, Marco Rubio’ların, Russell Vought’ların) yazıları, mesajları, konuşmaları, oralarda yer alacak. Derslerde hayretle incelenecek, didik didik edilecek. Okuyanda dehşet ve tiksinti uyandıracak.
Bir şey daha olacak. Emperyalizm teorileri açısından Trump dönemi, bir anlamda geçmişe dönüş olarak hatırlanacak.
1875-1914 arasının Yeni Emperyalizm’inden veya Hobsbawm’ın ünlü dörtlemesindeki üçüncü cildin başlığıyla İmparatorluk Çağı’ndan söz ediyorum (2). Tarihsel arkaplanı hatırlayalım. Avrupa-merkezli deniz imparatorluklarının 1500 dolayında başgösteren ilk dalgası, mevcut teknolojiyle (3) ele geçirilebilecek yerleri 16. ve 17. yüzyıllarda ele geçirdikten sonra, 18. yüzyıl ortalarında duralamıştı; varolanı korumakla yetiniyordu. Derken Sanayi Devrimi, hemen değil ama adım adım, yeni bir “imparatorluk avadanlığı”nı beraberinde getirdi (4). Buhar ve çelik, ağır zırhlılar (jenerikleşen deyimiyle drednotlar) ve asker nakliye gemileri, uzun menzilli toplar ve konik patlayıcı mermiler, kuyruktan dolma, seri ateşli piyade tüfekleri ve makinalı tüfekler, çıkarma noktalarından (sonra limanlardan) iç bölgelere döşenen şoseler, demiryolları ve telgraf hatları, nihayet modern tıbbın ve eczacılığın ürettiği, tropikal hastalıkları çok korkulmaktan çıkaran (sıtmaya karşı kinin gibi) yeni ilâçlar. Kabaca böyle bir paketti bu. Kıyı şeritlerinden kıtaların karanlık derinliklerine nüfuz etmeyi mümkün kıldı. 1871’de Alman ve İtalyan ulus-devletlerinin kurulmasının hemen ardından, yeni bir emperyalizm dalgası bu zeminde yükseldi. Zamanın Büyük Devletleri, özellikle Afrika’yı, ayrıca Güneydoğu Asya ve Okyanusya’yı kapışma yarışına girdi. Orta Doğu’da Osmanlı egemenliğinin göreli direnci kolay kırılamadı. “Şark Meselesi”ne dönüştü ve 1918 sonrasına uzandı. Ama bir bütün olarak yeryüzünün paylaşılması 1900 dolaylarında tamamlandı. İngiliz, Fransız, Alman, İtalyan, İspanyol, Portekiz, Belçika ve Hollanda sömürge imparatorlukları çok geniş alanları kapladı. ABD (kuzey Amerika boyunca) doğudan batıya, Rusya (Asya boyunca) batıdan doğuya uzandı. Batı dışında, Batılılarca mülk edinilmemiş “boş” toprak kalmadı.
Zamanında Yeni Emperyalizm diye dikkat çeken olayın kendisi buydu ve (gene hatırlayalım) bazı büyük soruları da beraberinde getirdi. İyi miydi kötü müydü (ya da kimin için)? Asıl, neden oluyordu? Tesadüf müydü, zorunlu ve kaçınılmaz mıydı? Dahası, nereye gidiyordu? Avrupa sürekli savaşa alışkındı. Ama 1871’den itibaren, uzun bir barış dönemi açılmış gibiydi.
On yıl, yirmi yıl, otuz yıl… 1900’lü ve 1910’lu yıllara gelindiğinde, Osmanlıyı saymazsak (5), kırk küsur yıldır yeni Avrupa-içi savaşlar yoktu ortada. Şaşırtıcı bir durumdu; acaba Büyük Devletler arasında konsensüs yoluyla (birbirlerinin sömürgelerine dokuınmadıkları) ebedî bir barış mı hakim olacak, yoksa yeni yeni savaşlar mı çıkacaktı?
Bu konular hem genel kamuoyunda, hem de sosyalist harekette tartışılıyor; farklı görüş ve yorumlar ortaya çıkıyordu.........
© Serbestiyet
