menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kur’an mealleri tartışmasını kutupsuz düşünmek: yasaksız denetim mümkün mü?

13 0
03.06.2025

Kuran-ı Kerim meallerinin denetlenmesine ilişkin yeni yasa önerisi, son günlerde kamuoyunda yoğun tartışmalara neden oldu. Yeni yasaya göre, Din İşleri Yüksek Kurulu, Kur’an meallerini resen veya talep üzerine inceleyebilecek. “İslam’ın temel niteliklerine aykırı” bulunan meallerin basımı ve yayını durdurulabilecek, dağıtılmış olanlar toplatılıp imha edilebilecek. Dijital ortamdaki yayınlara ise erişim engeli getirilebilecek. Çok sayıda ilahiyatçı akademisyen ve düşünce insanı yasayı eleştirdi.

Bu yazıda ben de tartışma ile ilgili sizlerle düşünmek ve kanaatlerimi paylaşmak istiyorum. Konuyu ele almak için önce tartışmanın bağlamını kurmakla başlayalım. Öncelikle Müslüman ülkelerde Kuran mealleri üstünde farklı ölçeklerde devlet denetlemesi olduğunu vurgulamakta fayda var. Suudi Arabistan örneğindeki gibi bazen bu belli bir mezhepsel görüşü empoze edip, alternatif yorumları devre dışı bırakmak için kullanılabilmektedir. Diğer taraftan Hristiyan dünyada benzer uygulamalar yok. Dini kurumlar devlet gücünü kullanarak İncil yorum ya da tercümeleri üstünde herhangi bir etki oluşturmuyor. En güçlü Hristiyan dini kurum olan Katolik Kilisesi toplumda İncil çevirilerini yasaklamaz, ancak Katolik ayinlerinde ve öğretimde kullanılacak çevirileri onaylar veya reddeder. Elbette geçmişte böyle değildi, günümüzdeki durumdan söz ediyorum. Meal tartışmalarının Orta Çağ retoriği içermesinin temel sebebi Orta Çağ’da Katolik kilisesinin dini metinler üstünde uyguladığı sansür.

Neden mealler denetlenmeli ya da denetlenmemeli? Lehte ve aleyhte nasıl gerekçeler verilebilir? Meallerin denetlemesini savunanların birkaç temel gerekçesi var. Teorik olarak meal Kuran olarak kabul edilmez. Kuran sadece Arapça asli metindir. Mealler Kuran’ın bir kişi ya da grup tarafından yorumlanıp başka bir dile aktarılmasıdır. Dolayısı ile her meal bünyesinde tercümeyi yapanın kanaat ve bakış açısını yansıtır. Mealler arasında bu kadar ciddi anlam farklılıkları olmasının en temel gerekçesi bu durumdur. Tercümanın sürece dahil olması ilkece Kuran’ın anlamını doğru olmayacak şekilde tahrif etme imkânı tanır. İnsanlar genelde meallere yorum değil de Kuran’ın asli anlamı olarak bakma eğiliminde olunca kötü çeviriler kişilerde yanlış inançlara yol açabilir. Bu da insanların dini inanç ya da duygularına zarar verebilir. Üstelik yanlış tercümeler içine çeşitli radikal ideolojiler yedirilip meal bir indoktrinasyon kitabı haline getirilebilir. Nitekim çeşitli radikal dini gruplar bunu sık sık yaparlar. Türkiye’de böyle bir risk var mı tartışılabilir elbette. Ancak şurası kesin Türkiye’de, internet ve basım teknolojisinin yaygınlığı ve ucuzluğu sayesinde, ciddi bir meal enflasyonu var. Bir kısım meallerin içeriği gerçekten “fantastik” diyebileceğimiz boyutta ifadelere sahip. Diyaneti........

© Serbestiyet