menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

“Bütün partiler Türkiye partisi olmak mecburiyetindedir…” Bütün partilerin ‘Rusya partisi’ olduğu Putin Rusya’sı gibi mi?

43 81
04.04.2025

Bundan yedi-sekiz yıl öncesine kadar dışarıda bizi büyük tehlikeler (‘beka’) bekliyordu… Oradan büyük fırsatlara (‘Türkiye Yüzyılı’) geldik fakat her ikisi de içeride aynı sonucu verdi; iktidar kâh tehlikeleri kâh fırsatları hatırlattığı yurttaşlarından ‘sessizlik ve itaat’ talep etti. Bu neredeyse doğal bir sonuçtu ve her zaman böyle olmuştu: İster tehlike ister kazanç imâ etsin, iktidarlar ‘büyük’ şeylerden söz ettiğinde bunlar ‘küçük’ insanlara her zaman bu surette dönmüştü.

Büyük ‘tehlikelerin’ ya da büyük ‘fırsatların’ her zaman gerçek bir içeriğe sahip olmaları da gerekmiyor, hatta çoğu zaman bunlar ihtiyaç duydukları baskı mekanizmalarının meşruiyetini sağlamak amacıyla iktidarlar tarafından inşa ediliyor.

Otoriter iktidarların beka söylemi çoğunlukla sadece retorikten ibarettir. (Retoriği burada “belagat” karşılığıyla değil, “içtenlikten veya anlamlı içerikten yoksun olma” kastıyla kullanıyorum.) Yani açıkçası bu ihtimalde iktidar yönettiği ülkenin gerçek bir beka sorunuyla yüz yüze olduğuna inanmamakta, onu siyasi hedefleri doğrultusunda bir araç olarak kullanmaktadır; ki uzun yıllarımızı yiyen kendi ‘beka’ yıllarımızda durum bana göre tam olarak böyleydi.

Böyle olduğunu, sadece bu yıllar boyunca Erdoğan ve Bahçeli’nin kullandığı dile bakarak bile anlamak mümkün. Gerçek bir varlık-yokluk sorunu (beka) yaşayan bir ülkeyi yöneten siyasi liderler ülkenin yarısını düşman ilan eden bir dil kullanabilir mi? Tabii ki kullanamaz, kullanıyorlarsa o ülkenin ‘beka’ meselesi yoktur, iktidar sahiplerinin ‘beka korkusu’ yaratarak yurttaşlarının ‘sessizliğini’ temine yönelik gayreti vardır.

Şimdi de ‘tehlike-fırsat’ karışımı üzerinden aynı amaca matuf olmak üzere yürütülen bir politik kampanyayla karşı karşıyayız. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bayram günlerinde üç gün üst üste Türkgün gazetesinde yayımlanan uzun yazıları bu kampanyanın manifestosu gibiydi.

1990’lı yıllarda “yağsız yağ” sloganıyla aleni aldatıcılık çıtasını yıldızlara asan bir yağ markası vardı. ‘Üçleme’nin........

© Serbestiyet