menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pepe’nin Ardından

15 1
17.05.2025

Sınıfta sevgili öğrencilerime José Mujica’yı sordum; tanımıyorlardı, yine de itiraz etmeden katıldıkları yarım dakikalık saygı duruşundan sonra, “dünyanın en yoksul başkanı” olduğunu hatırladılar ve ayaklarından biri eksik köpeğini.

Oysa Pepe muhtelif kereler fakir sayılamayacağını, çünkü neye ihtiyacı olup olmadığı konusunda bir fikrinin bulunduğunu belirtmiş ve bunu, “yoksulluk içimizde” retoriğine gömmeden ve eşitsizliği görelileştirerek normalleştiren bir derin bilgelik gösterisine kapılmadan yapmıştı. Tupamara gerillalığından Uruguay devlet başkanlığına uzanan hayatında, yaşlandıkça güzelleşmekle kalmamış (Başkanlığını bayağı tonton bir dede suretinde geçirmişti), teoriyle pratik arasındaki mesafeye direnmeyi tadında bırakarak, daha pragmatik bir politik programa gönül indirebilmişti. Başkanlığı sırasında şurada burada gücünün yetmediği konular vardı kuşkusuz ama bu rezil dünyaya çeki düzen vermeye çalışan kim tatmin edici bir muvaffakiyete varabilmişti ki? Dış güçler (ABD), vahşi kapitalizm, konjönktür, Latin Amerika’nın kesik damarları retoriğine müracaat etmeden böyle bir meşrulaştırma müracaat ediyorum. Dünya düzelmiyorsa eğer, buradaki kabahatin birazı da dünyaya ait değil midir?

Benzer siyasal ve toplumsal görüşleri ve iddiaları nedeniyle bir türlü kimseye yaranamıyan Corbin ve Ahmadineajad’dan daha........

© Serbestiyet