Gizli ve açık diplomasinin tipolojik dönüm noktaları
Diplomasi denince, genel olarak dünyada var olan devletler ve uluslar arasındaki çatışma ve uyuşmazlıkları çözmek için yürütülen müzakere süreçleri kastedilir. Diplomatlar diyalog, müzakere, ikna, uzlaşma, arabuluculuk, nota, muhtıra gibi yöntemlerle sonuç almaya çalışan devlet görevlilerdir.
Çağımızda devletler arasında büyükelçiler ve öteki görevliler aracılığıyla yürütülen resmi diplomasi haricinde, devlet ile devlet dışı yasal ve yasa dışı aktörler, toplum içindeki kuruluş ve bireyler arasında müzakere süreçlerini içeren bir iç diplomasi türü de vardır.
Marx ve Engels’e göre uluslararası politika da dahil olmak üzere bütün dış ve iç siyaset, her şeyden önce sınıflar arasındaki bir ilişki biçimidir.
Ancak kalın ciltler tutacak kapasitede böylesine bir konuyu, bu çok kısa yazımızda olsa olsa sivri dönüm noktalarına değinip geçerek özetleyebileceğiz.
Diplomasinin tarihi devletlerin tarihinden daha eskidir. Doğuşu ve gelişimi, sınıfların oluşumuna öngelen kabilelerden oluşan ilk örgütlü insan topluluklarına kadar uzanır. Diplomatlığın ne kadar eski bir meslek olduğu yaygın bir şakayla anlatılır. Hasım bir kabileden gelen elçinin getirdiği mesajı dinlemektense, yemenin daha iyi olduğuna karar verilir.[1] Sınıfların ve devletlerin oluşumundan itibaren ortaya çıkan kadim devletler arasında neden elçilerin ya da müzakerecilerin görevleri ve güvenlikleri üzerine ortaklaşa benimsenmiş kurallar gerektiği buradan çıkarılabilir.
Anlaşmazlıkları çözmek, savaş ilan etmek veya barış imzalamak, pazarlık veya ittifak yapmak gibi görevlerle yükümlü diplomasi, devletlerin dış siyasetlerine hizmet eden başlıca araçtır. Bu alandaki kurumların eski Yunan’dan kadim Doğu devletleri ve Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan çok uzun bir geçmişleri vardır. Köleci ve feodal imparatorluklar fetihlerini silah yoluyla çözmüşler; bunu yaparken bir yandan da komşu ülkelerin topraklarını, sürülerini, kölelerini yağmalamadan önce ve sonra diplomasiyi etkin bir yöntem olarak kullanmışlardır. Antik ve feodal çağlarda anlaşmalar genellikle toplumun gözünden uzak, kapalı kapılar ardında elçiler ve ulaklar aracılığıyla gizlice yapılırdı. En eski örneklerinden biri, Hititler ile Mısırlılar arasındaki düşmanlıklara son veren gizli bir anlaşma olan Kadeş Antlaşması’dır.
Jül Sezar kölecilik döneminin en parlak diplomasi ustalarından biriydi. Fetihler yoluyla topraklarını korumak ve genişletmek için hasımlarını bölmek kadar, taraftarlarını kendi etrafında birleştirmeyi de bilirdi. Bizans İmparatorluğu, mirasçısı olduğu eski Roma’nın zulüm, kurnazlık, yalan, ikiyüzlülük ve dalkavukluk dahil bütün yöntemlerini uygulamak ve korumakla kalmayacak, buna yeni kurumlar ve yöntemler ekleyecektir. Bin yıl ayakta kalmasında, diplomatik ustalığının askeri gücüne ağır basmasının da rolü vardır.
Bizans diplomasisinin virtüözü imparator Jüstinyen’dir. Etrafındaki göçebe barbar halklar hakkındaki bilgileri toplar ve onları yönetmekte kullanırdı. Hediye yollamak, istihbarat için casus kullanmak, evlenme yoluyla yabancı hükümdarları akraba yapmak, diplomatik entrikalar kullanarak “böl ve yönet” politikasıyla rakiplerini birbirine düşürmek yöntemleri arasındaydı. Sınır boylarındaki komşusu barbar halkların yöneticilerini satın alıp, bunları birbirleriyle savaştırarak sınırlarını güvenceye alırdı. Bizans devleti yerine göre sempatik görünür, muhatabını pohpohlar, yerine göre de tehdit ve zor kullanırdı. Ortaçağ diplomasisini boydan boya etkilemesinin sırrı buradadır.
Fransa kralı XI. Louis de öne çıkanlardan biridir. Düşmanlarına şiddetten çok hasımlarını birbirine düşürmesi ve çatıştırması, her birinin önüne envai çeşit engel çıkarması, rüşvetle adam satın alması, casusluk/entrika/göz boyama gibi yöntemler kullanması, şartlarını olgunlaştırınca da hakem rolüyle ortaya çıkıp teker teker avlamasıyla bilinirdi.
Ortaçağda önemli bir ticaret gücü olup Rönesans döneminde bu konumlarını güçlendiren ve 19. yüzyılda İtalya’nın bir parçası haline gelen Venedik Cumhuriyeti ve Cenevizliler doğu ülkelerinde ticari ilişkilerini geliştirmek ve canlı tutmak için........
© sendika.org
