Veren elden olasın
Şubat-mart-nisan ayları bir yaprak dökümü oldu. Her yaş diliminde, gidenin arkasından hissedilen farklıdır. Yaşıtlarım dönemi içinse, son yolculuk mekanları artık sosyalleşmenin bir parçası haline geldi.
Yıllar öncesinde, o zamanlar bana göre, ‘yaşlı’ olduğunu düşündüğüm bir bey bir ‘ziyara’ esnasında gülümseyerek “Burada yatan tanıdık isimlerin çoğaldığını gördüğünde, yaşlandığını anlayacaksın” demişti. Oysaki o günlerde, taşların üstündeki yazılar, resimler, kimindeki bakımlı çiçekler daha çok ilgimi çekmişti.
Yaş aldıkça kimi daha gerçekçi, kimi ise daha duyarsızlaşıyor. Günlük yaşamın yoğun temposu, her yere yetişmeyi zorlaştırsa da, çok yakını değilse, “Gidemem oraya kadar. Gidiş-dönüş üç saatimi alacak; bir kart yollarım biter” alışkanlığını başlattı. Geçenlerde dua öncesi taziye ziyaretlerinin yapıldığı sinagog avlusunda artık neredeyse, ‘doğal’laşan bir sohbet tekrarlanıyordu. “Bugün iyi denk geldi”. “Bir taşla iki kuş vurdum”. “Her iki cenazeye de katılamadım”. “El sıkar, biraz ortalıkta görünür, dua başlamadan çıkarız”. Bir süredir yaygınlaşan söz konusu davranışları yeğleyenler ise, gençler değil........
© Şalom
