Mutluluğun kırılganlığı
Dünyanın yaratılışının yıldönümü olarak kabul edilen Roş Aşana’nın ardından bir yıllık kaderinin kesinleştiği, ‘Hayat Kitabı’na kimin yazılacağına karar verildiği, teşuva ve bağışlanma dilendiği Yom Kipur’a geldik. Şüphesiz ki Yüksek Kutsal Günler’in en doruğu olan ve insanların günahlarının bağışlanması için Yaratıcı’ya yöneldiği gün olan Kefaret Günü’nün önemi oldukça büyük, ancak 6 Ekim’de başlayacak olan ve bir hafta süren Sukot’un düşündürdükleri günümüz kırılgan dünyası içinde bambaşka bir yer tutuyor.
Yom Kipur’un ardından çölde kırk yıl boyunca geçici çardaklarda kurulan yaşamı anlatan ve aynı zamanda hasat bayramı da olan Sukot; yani Çardaklar Bayramı, Pesah ve Şavuot’un ardından Yahudiliğin üç hac bayramından biri. Sukot Bayramı’nın en güçlü sembolü, kuşkusuz sukaların kendisi; ahşap ya da bez parçalarıyla kurulan, rüzgârı içeri alan ve yağmuru geçiren bu yapılar, hayatın kırılganlığını, insanın ise kalıcı olmasına dair yanılsamalarını hatırlatır. Heidegger’in insan dünyada barınandır, ama bu barınma hiçbir zaman tam anlamıyla güvenli, mutlak ya da sonsuz değildir sözünde olduğu gibi Sukot, adeta bu gerçekliği görünür kılar. Sukanın ince dalları arasından gökyüzüne bakarken,........
© Şalom
