menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Risale-i Nurda modern Bilim ve Modern Sanat Felsefesi

11 0
06.07.2025

Suad Alkan’ın tez savunmasıdır

Tebliğ (savunma) özetinin özeti çağdaş dünyanın değerler kaybı ve bunların yeniden kazanılması sorunudur.

“Risale-i Nurda modern Bilim ve Modern Sanat Felsefesi” başlıklı bu tebliğin maksadı:

Modern bilimin doğuşu ile birlikte ortaya çıkan, pozitivist ve rasyonel düşüncelerin meydana getirdiği sapmalar, kozmoloji, antropoloji ve din gibi üç alanda incelenmektedir.

O dönemde, yalnız dünya ile ilgili sınırlı sorular, “Olağanüstü” durumların bir tarafa bırakılmasına ve bütüncü bir dünya anlayışının silinmesine sebep olmuştur.

Kant’tan Ogüst Kont’a kadar filozoflar, dinden bağımsızlaşmış bir dünya anlayışı hazırlamışlar, onların konuşmalarında insan, “Tanrılık” makamında yorumlanmıştır.

Felsefenin 17.yüzyıldaki “Teknik ve Bilim İnkılab”ı ve 18. Yüz yılın “Hümanist İhtilâli”nden itibaren, modern dünyada, metafizik ve ruhçuluğun yıkıldığı görülmüştür.

“Deizm”ismiyle Modern “Teologie”ye giren yeni din anlayışı, “Septisizm”e ve “Materyalizm”e yol açmıştır.

Bediüzzaman, evrensel anlamda İlâhiyat, İnsan ve Tabiat konularını birlikte eleştirinceye dek, bu akımların doğru mu yanlış mı veya hangisinin doğru hangisinin yanlış olduğu şeklinde ispat veya onlara karşı çıkış diye bir hareket olmamıştır.

Dünyanın geçirdiği “Büyük Manevî Buhran” çoklarına göre bir düzensizlik ve yok olma tehlikesi gösteriyor.

Bunun karşısında “Modern Sanat” ve “Kuantum fiziği”nin yeniden maneviyatlaştımadaki rolü, Bediüzzaman’ın gösterdiği reçetelerin kullanılması, “Global”, Doğu ve Batı ötesi, düşüncesi çerçevesinde yeni bir dünya dilinin ve yeni bir insanlık medeniyetinin doğması anlamı taşıyacaktır.

GİRİŞ

Çağdaş Dünyanın değerler kaybının sebebi, Avrupa’da son yüzyılların kâinatı kavrama modelinin, dış dünya ile iç dünya ayrılığı üzerine kurulmuş olmasıdır. Bu pozitif felsefî ve sosyolojik kavramlaştırma, incelediği nesneleri, iç benliğe yayılmış olan his ve fikirlerden bağımsız telakkî eder.

Hakikî bir müminin hayatında “İman”, en mühim bir görüş noktasıdır. Çünkü dünya şaşkın, hayatın geleneksel belirleyici izleri kaybolmuş ve bir çözüm gerektirmektedir. Bir kriz durumu geçiren eski medeniyetler, bir kaç asırdan beri alt üst olmuştur.

Her şeyden önce modern düşüncenin, dini anlayıştan nasıl kopabildiğini, geçmişteki İmanın önce Hristiyan, sonra İslâm dünyasında, nasıl tesirsiz hale geldiğini anlamak gerektir.

İlk planda göstereceğimiz gelişme, Modern Bilimin ortaya çıkışı ve bunların, Tabiat, İnsan ve Allah hakkındaki sonuçlarıdır.

MODERN BİLİM

Modern Bilim, doğuşuyla birlikte “olağanüstü” durumları bir tarafa bıraktı.

İnsanlığın, ilk zamanlarda, mantık öncesi, mistik (manevi gerçekçi) bir anlayıştan memnun olduğu anlaşılıyor. İptidaî kavimlerin manevî düşünce veya mistik ilim denilen kültürleri, ilmî düşüncenin ilk şeklini gösterir.

Şark düşüncesini yoğuran, “Astrobiologie”dir:

Sonra daha pozitivist ve rasyonel tabiat düşünceleri üretildi.

Bilimin bu ilk etkisi, “Holistik” bir dünya anlayışını silmek olmuştur.

Holistik Yaklaşım; İnsan tecrübesinin bütünlüğüne yaklaşma........

© Risale Haber