Tarık Çelenk ve Said Nursî
Dün, Tarık Çelenk’in “Nur talebeleri Said Nursî’yi anlamıyor” tespitine dair ifadelerini okudum. Konu ile ilgili birkaç kelam da ben yazayım istedim.
Tarık Çelenk şöyle diyor: “Nursî’nin eserlerinde, 18. ve 20. yüzyıl Avrupa pozitivizmine ve spiritüalizmine karşı bir anlama ve reddiye çabası görmek mümkündür. Ancak bunu metodolojik bir eleştiriye dönüştürecek felsefi altyapıya sahip değildi. Belki de yalnızca medreseyle sınırlı kalmayıp, Nurettin Topçu gibi Sorbonne’da eğitim alabilseydi, Aydınlanma mitini karşı bir Aydınlanma fikriyle sorgulayabilecekti. Bediüzzaman’ın Isaiah Berlin ve Bergson’la tanışması ve müzakere etmesi, hayal etmesi bile heyecan verici olurdu. “
Cumhuriyet dönemi İslami düşünce tarihinde özgün bir yere sahip olan Said Nursî ve onun kaleme aldığı Risale-i Nur külliyatı, yalnızca bir tefsir çalışması değil, aynı zamanda modern zamanlara hitap eden bir düşünce sistemidir. Said Nursî (1878–1960), Osmanlı'nın son dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllarında etkin olan bir İslam düşünürü olarak, modern dünyanın meydan okumalarına Kur'an merkezli bir cevap arayışı içerisine girmiştir. Risale-i Nur Külliyatı'nda bu cevap, büyük ölçüde pozitivist, materyalist ve seküler dünya görüşlerine karşı geliştirilen imanî hakikatlerin izahı şeklinde ortaya çıkar. Bu anlamda Said Nursî, pozitivist epistemolojiye karşı Kur'an çerçevesinde sezgi, vahiy ve tefekküre dayalı alternatif bir bilgi kuramı teklif eder. Bu ifadelerim çerçevesinde Said Nursî’nin Batı felsefesiyle doğrudan temasa geçememiş olması bir eksiklik değildir. Said Nursî, Isaiah Berlin ve Henri Bergson, farklı zamanlarda, farklı kültürel bağlamlarda ortaya çıkmış ama hepsi düşünce dünyasına özgün katkılar yapmış önemli düşünürlerdir. Said Nursî’yi doğru şekilde anlamak için Batı düşüncesiyle kıyaslamak yerine, Batı’nın yaşadığı zihinsel ve ahlaki krizlere Kur’an’dan hareketle verdiği cevapları, İslamî düşüncenin kendi iç tutarlılığı içinde değerlendirmek gerekir. Doğrusu da budur.
Said Nursî’nin özellikle pozitivist materyalizme ve seküler bilim anlayışına karşı geliştirdiği argümanlar, onun Risale-i Nur külliyatında sıkça yer verdiği “iman-hayat-şuur” üçgeninde kristalleşir. O, bilimi ve aklı dışlamadan, ama onları sınırları........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein