Risale-i Nur Hizmetinde Şahısların Konumu
Risale-i Nur hizmetinde şahısların konumu, külliyatın düsturları doğrultusunda şekillenmiştir. Şahıslardan ziyade eserlerin kendisi ve içindeki hakikatler ön planda tutulur.
Bediüzzaman, Risale-i Nur'un bir şahıs veya cemaat hareketi değil, bir iman hizmeti olarak yürütülmesini tesis etmiştir. Şahıslar, İslam’a birer hizmetkâr olarak hizmet ederler; önemli olan ferdin değil, iman hakikatlerinin yayılmasıdır. Şahısçılık yoktur ama şahıslar vardır.
Risale-i Nur Hizmetinde şahıslar "birer nâşir" olarak değerlendirilir, yani Risale-i Nur'daki imanî hakikatleri çevresine ulaştırma görevini üstlenirler. Tebliğ ve neşir vazifesi Nur Talebeleri için olmazsa olmaz bir esastır. (Lem’alar, 149)
Aynı zamanda, şahsî ön plana çıkmanın, ihlasa ve hizmetin samimiyetine zarar verebileceğini belirterek dikkat çekmiştir. Risale-i Nur talebeleri, "şahs-ı manevî" adı verilen bir birliktelik anlayışıyla hareket ederler; bu da şahısların ferdi olarak öne çıkmayıp, birlikte bir bütün olarak hizmet etmeleri anlamına gelir. Ortak akıl olarak da düşünebiliriz bu sistemi. Ortak akılda, şahs-ı manevide imtiyaz kazanmasına yer yoktur. Bu yaklaşım, hizmet edenlerin birbirleriyle uyum ve kardeşlik içinde hareket etmelerini sağlamakta, şahıslar yerine hizmetin kendisinin kıymet bulmasını temin etmektedir. Buna rağmen kendisini iyi yetiştiren kimseler hizmet içinde şaj kimseler haline gelerek ün kazanıp nam salabilmektedir. Bunu mesela bazı derslerde görüyoruz. “Falan abi geliyor” denildiği zaman derslerde daha fazla bir katılım olmaktadır.
Bediüzzaman, şahısların ön plana çıkmasının hizmete zarar vereceğine ve bu durumun ihlâsa halel getirebileceğini ifade etmektedir. Çünkü bu durumun ileride bir liderlik yarışına dönebileceğini öngörüyor. Bu nedenle, şahısların durumu istidad ve kabiliyetlerini, yeteneklerini, başarılarını veya isimlerini yüceltmekten ziyade, nurun bir hadimi, bir hizmetkarı olarak tanımlanmaktadır. Şahıslar, Risale-i Nur'daki hakikatleri kendileri için bir gaye değil, toplumun ve ümmetin imanını takviye edecek bir vesile olarak görmelidir. Bu tarzda hareket etmeyip kendilerini ön plana çıkarma gayretinde olanlar zaten cemaat tarafından fıtrî bir şekilde dışlanıyor çok fazla talep görmüyor.
“Risale-i Nur'un yüksek, kıymetdar hizmet-i imaniyesi onlara kâfi olarak kanaat veriyordu.........© Risale Haber
visit website