Gecenin Gündüzü, Gençliğin İhtiyarlığı
“Her gecenin gündüzü olduğu gibi gençliğin de ihtiyarlığı, sıhhatin de hastalığı vardır.”[1] Bu söz, Zübeyir Gündüzalp’in dilinden çıkmış olsa da aslında kainatın kadim yasasını hatırlatır ki; hiçbir şey sabit değildir, her şey dönüşür. Dönüşmeyen tek şey dönüşümün kendisidir.
Hayat bir sahne gibidir. Gençlik, ışıkların en parlak olduğu an… sahnenin ortasında koşan, gülen, hayaller kuran bir oyuncu. Fakat perde kapanmaya başladığında ihtiyarlık sessizce sahneye girer. Gençliğin coşkulu mûsikisi yerini ağır bir tona bırakır. Sağlık, bir zamanlar gökyüzünde parlayan güneşken, hastalık bulutlarıyla örtülür. İşte bu değişim, insana bir hakikati fısıldar: zamanın kıymetini bil, tembellik etme.
Fantastik bir tasavvurla düşünelim: Her insanın kalbinde bir “nur kütüphanesi” vardır. Gençlik yıllarında raflar boş, ışıklar parlaktır. Fakat zaman geçtikçe raflar dolmaya başlar. Eğer kişi çalışmaz, okumaz, hizmet etmezse raflar tozlanır, kitaplar çürür. Oysa gayret eden, gözünü açan, gafletten sıyrılan bir talebe, kalbinin kütüphanesini Nurlar ile doldurur. Bu kütüphane, ihtiyarlıkta bir hazineye dönüşür; hastalıkta bir şifa olur.
Zübeyir Ağabey’in “gözünü aç, gafil olma, çalış” çağrısı, aslında bir fantastik alarmdır. Hayal et: gökyüzünde iki kapı var. Biri tembellik kapısı, diğeri gayret kapısı. Tembellik kapısından girenler, karanlık bir vadide kaybolur. Gayret kapısından girenler ise parlak bir şehre ulaşır. O şehirde zamanın geçiciliği değil, hakikatin ebediliği hüküm sürer. Zaman tükenirken yerini ebediyete inkılap ettirerek tükenmez bir zaman ha
Gençlik bir nimettir; ama aynı zamanda bir imtihandır. İhtiyarlık bir kayıp değil, bir dönüşümdür, tecrübedir. Sağlık bir nimet, hastalık ise bir ikazdır. Bu devinim, insana şunu öğretir: hayatın her anı bir fırsattır. Ve fırsatlar, ancak çalışarak, okuyarak, hizmet ederek değerlendirilir.
Sonuçta, bu söz sadece bir öğüt değil; bir yol haritasıdır. Her gecenin gündüzü, her gençliğin ihtiyarlığı, her sıhhatin hastalığı vardır. Ama her gayretin de bir meyvesi, her çalışmanın da bir ödülü vardır. O ödül, hem dünyada huzur, hem ahirette saadettir.
Üstâd’ım Bediüzzaman Said Nursî’nin şu vecizeleri de hemen kulaklarımda çınlıyor. İşte o........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein