menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Üç Beden, Tek Yürek

4 0
yesterday

“Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve salihler (iyi kimseler)le birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır.” (Nisa/69)

Yine zamansız budanmıştı, dalları cennete uzanan ağaç. On yıllarca yakıp kavuran dalâlet ateşleri karşısında gölgesi serinlik veren, Nuh’un gemisi gibi selâmet sahiline çıkış yollarına ileten/gösteren, meyveleriyle kalplerde doyulmaz hidayet saadet ve lezzetleri bırakan tâba ağacına yine baykuşlar tüneyip yarasalar üşüşmüş, leş kargaları meyvelerini de gövdesini de gagalayıp durmuştu. Karanlık ruhlu uğursuz eller bir şeyler koparmak için baltalarla vurdukları darbelerle o nurânî ağacı yarmaya, kesip biçmeye uğraşıyordu.

Vurdular, habire vurdular insafsızca, ağacın her yanına vurdular. Pek çok şey ayırdılar ağaçtan; körpe can pâreleri kopardılar; boy atmış fidanları, ümitle yetişmiş olgun meyveleri, yeni ve taze filiz vermiş dalları ve nazenin çiçekleri. Çoğu gittiler, bazısı da götürüldüler!..

Neyse ki, gidenlerin de kalanların da kökleri sağlamdı; kök sağlam olunca ağaçtan koparılan parça, her yerde hayat bulabilir, başka yerin toprağına dikilse de tekrar yeşerebilir. Öyle de oldu. Gerçi ağaç küçüldü fakat kesilen dalları, koparılan meyveleri başka yerlere taşınsa da, çoğu, kökleriyle aynı kaynaktan beslenip aynı güneşin ışığıyla aydınlandılar. Kuruyup çürüyen de oldu diye duymuştuk. Vaktiyle benim gibi kenara çekilen de. Ben görevim münasebetiyle Gebze’ye gelmiştim. Geleli beri, yakın zamanlara kadarki münzevî halim gibi, bir kaç yıl boyunca kıyıda-kenarda kalmıştım…

---

Bir vakit pek hoş, pek tatlı ve samimî bir davet gelmişti; Belki de, kudret kaleminin taaa ezelde “Ebedî dost, kardeş ve arkadaş olacaklar” diye yazdığı kişilerle buluşacaktık. “Biz” dediler, “Beraber olalım, davamızın aslı ve esası da budur zaten, kapımızı da, gönlümüzü de, gönül soframızı da açmışız.” Dâvet edenlerin sadece dilinde değil, yüreklerinde de muhabbet kaynıyordu.

Tanıştık, konuştuk, anlaştık ve sevdik birbirimizi. Galiba biz zaten ezelde, zamanın öncesinde, İlâhî ilimde birmişiz, berabermişiz; zamanın içinde, bir araya gelmenin zamanını beklermişiz. Hasret içindeymişiz; Ruhlarımız kaynaştı, gönüllerimiz akıverdi, kalplerimizdeki sıcak ve samimî hisler birbirimizde karşılık bulmuştu. Nurlara pervane olmuş yüreklerde yeni sevdalar çiçeklendi. Gökkuşağı oluştu semâmızda. Her renk kendi fıtrî güzelliğiyle belirdi. Sevgi ve muhabbet hâleleri oluşup halkalandı. Muhabbet dolu gönülleri semâlar alkışladı. Onbirler,........

© Risale Haber