menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Programımız Budur Ki

15 4
23.09.2025

Trabzon'un eski vakıflarından, şimdi daha çok Orta Doğu ve Afrika ülkelerinin Risale-i Nur hizmetleriyle ilgilenen fedakâr ve müstakim insan Mesut kardeşimizin, görüşmelerimizin çoğunda "Hocam, bugün programınız nasıl?" sorusunu her zaman hatırlarım. Aslında bu soru, her zaman programlı olmamız ve programımızın da her an hizmete endeksli olması gerektiğini bize ihtar ediyordu. Günlük, aylık ya da yıllık planlarımızda hizmete, okumaya, ibadete, şükür ve fikre hususan ne kadar yer veriyoruz?

Öğrencilere, plan ve program konusunda rehberlik anlamında, beş vakit namazı anlatırdım. Her namaz vakti, başka bir işe başlamamızın vesilesi, işareti olabilir. Zaman, satın alınamayan, depolanamayan, yarına bırakılamayan bir sermaye. Yani her günün saati, bir defalığına veriliyor. Kum saati gibi. Geri dönüşü olmayan bir yolculuğun ritmini sayıyor saniyeler.

Zamanın maddî sermayeler gibi depolanamayan ve ertelenemeyen biricikliği, bizi onu kullanırken daha bir dikkatli olmaya sevk edip düşündürmeli. Her gün, kendimize "Bugünkü programım nedir?" sorusunu sormak, büyük bir gayretin başlangıcı olabilir. Bu fakir, bu soruyu kendime sıkça sormaya çalışırım. Durup dururken "Şu anda ne yapıyorum, saniyelerim güzelce mi gidiyor, yoksa boşuna mı akıyor?" diye kendime sorar ve kendimi kontrol etmeye çalışırım. Fakat dikkatim çabuk dağılır, tekrar malayaniyata dalmaya meyil bir yapımız var. Ayrıca "İnsanı dünyaya çağıran ve sevk eden esbap çok. Başta, nefis ve hevası ve ihtiyaç ve havassı ve duyguları ve şeytanı; dünyanın sûrî tatlılığı ve birtakım kötü arkadaşları gibi çok daileri var." Dağıldıktan sonra, toparlanmak zor.........

© Risale Haber