menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ruh Konusunda Ehl-i Sünnet’e Yapılan İki Güncel İtiraza Cevaplar-1

12 0
20.10.2025

1. İtiraz: Kelam profesörü bir hocamız derste “Ruh diye bir şey yoktur” diye ifade kullanmış.

Arkadaşım bu cümleyi sarf edince cevabını ona hemen Meryem suresindeki şu âyetle vermiştim: “Rûhena fe temessele leha beşeran seviyye” (Ruhumuz, ona bir insan seviyesinde ve suretinde temessül etti.)[1] İnsan, havada temessül edemez. Temessül, soyut ve nurani bir yapının gözle görünür bir şekil alması ve somut bir hal arz etmeye başlamasıdır. Bu manada Enbiya sûresi 52. Âyette Hz. İbrahim putlar için “temâsîl” diyor. Yani insanların yaptığı bir suret taşıyan ve bir manayı temsil etmek için hazırlanan heykel demek… Aşk putu, korku putu, savaş putu gibi… Her put bir manayı temsil ediyor, insanlar o manalara ibadet ediyorlardı. Hz. Nuh’un (AS) kavminin taptığı Vedd putu, Aşk Tanrısı demek…

Kur’anda ruh kelimesi, dikkat çekici tarzda, çoğul olarak kullanılmaz. Ruha yakın yapılı olan nur, hayat, ilim gibi özellikler de hep tekil kullanılır. Çünkü maddiyatta teklik-çokluk söz konusudur. Maneviyatta birlik ve teklik esastır. Bu cihetten çokluğun sebebi olan cüz’ilik ve kişisel varlık değil, küllilik ve mücerred yapılar maneviyatta esastır. Mesela her canlının türü, onun külli hakikatidir. O türden her bir canlı, o külli hakikatin cüz’î somut bir halini gösterir. Bu açıdan hakikat külli, zaman-üstü ve bâkidir; sureti hükmünde olan cüz’î ise, zamana tâbi ve fânidir. Bu noktadan ruh, külli ve bir olduğundan ölmez, ölemez. Ruhun cüz’i bir görüntüsü olup çok sayıda ve seviyede olan maddi hayat ve nefis, ölümü tadıcıdır. Nefis, kandan meydana gelen şuurlu organizma demek...

Fakat bir olan ruh kendini farklı yönleriyle farklı isimler altında gösterir. Kudsiyet ve selamet yönüyle göstereceği zaman Ruhu’l-Kudüs; emniyet ve müheyminiyet yönüyle gösterecekse Ruhu’l-Emîn olarak gösterir. Bu açıdan bir kudsî hayatı ve kâinatla barışıklığı hediye eden İslamiyetin emir ve yasakları, müminlere Ruhu’l-Kudüs tarafından getirilir.[2] Ruhu’l-Kudüs, iman edenleri mücessem hidayet olan imana göre bir hayata eriştirmek; İslamiyet kıvamına gelenleri ise, müjdelemek için âyât-ı kudsiyeyi getirir. Tâ ki, kalplerindeki nefsâniliğin açtığı yaralar şifa bulsun ve kişinin kalb sefinesi sâhil-i selamete çıksın, Hz. Nuh (AS) gibi… Ruhu’l-Emîn ise, imanı olmayan veya imanda tahkik ile ilerlemeye çalışan kişilere âyât-ı nuraniyeyi getirir. Tâ ki, onların ruhlarında saklı korkular ve onların kaynağı olan manevi zulümat giderilsin. “Karanlıklardan nura çıksınlar.[3] Bu açıdan, takva ve salih âmel âyetleri Ruhu’l-Kudüs ile nüzul ettiği gibi, iman ve tevhid âyetleri de Ruhu’l-Emîn ile nüzul eder. Şuara suresi 192-194. Âyetlerde gördüğümüz üzere: “Vahiy, Ruhu’l-Emin ile Hz. Peygamber’in kalbinin zâhirine yani aklına indirilir. Onunla insanları Allah’ın azabı ve gazabı konusunda uyarsın diye…” Tekvir suresinde de “Emîn” bir “Resûl” den bahsediliyor. Yani Allah’ın elçisi konumunda olan bir ruhtan… Tekvir suresi, tamamen imanî esasları işleyen bir sure… Bu noktada rahatlıkla diyebiliriz ki Kur’anda Ruhu’l-Kudüs ve Ruhu’l-Emîn ayrımı en azından vazife itibariyle barizdir.

Kur’anın tamamına bakılınca Ruhu’l-Emîn’in Cebrail (AS) olduğunu görebiliyoruz. Çünkü Bakara suresi 92. Âyet Kur’anın Onun tarafından Hz. Peygamber’in kalbinin üstüne indirildiğini söylüyor. Bakara suresinin bu âyetini Şuara sûresinde geçen yukarıdaki âyetlerle beraber okuduğumuzda Ruhu’l-Emîn’in Cebrail (AS) olduğu kesinleşiyor. Ruhu’l-Kudüs konusunda kesin bir ifade bulunmamakla birlikte Hz. Cebrail’in (AS) “vahiy meleği” olmasından yola çıkarak, Ruhu’l-Kudüs’ün de O olacağı konusunda kelam âlimleri ittifak etmişler. Âlimlerimizin kanaati hakikate gayet uygundur. Fakat ulemamız, farklı unvan altında gelen âyetleri inceleseydi, farklarını görebilir ve daha sistematik bir şekilde konuyu ele alırdı.

Evet ruh hakikati, 1001 Esma-yı Hüsna’ya ait hakikatleri kendinde cem eden yapısıyla 1001 şahsiyetle temessül eder. Kudsiyet manasıyla Ruhu’l-Kudüs, emniyet manasıyla Ruhu’l-Emîn gibi… Bir padişah kumandan-ı a’zam kişiliği ile, zırhı içinde ve atının üstünde celalli şekilde göründüğü gibi, şairlik yönü varsa kalemi elinde masa başında cemalli şekilde de görünür. Doktorluk,........

© Risale Haber