menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Azerbaycanli Şair Bahtiyar Vahapzade ile...

18 32
18.02.2025

“Bakü’nin Kurtuluşunun 106.Yılı Münasebeti ve Koca Şair Vahapzade’nin vefat günü için…”

“Biz, Azerbaycan’da yaşıyoruz ancak ay gardaş bilesiniz ki Türkiye’de nefes alıyoruz.”

2003 yılı. Bakü’deyiz. “Yazıçılar Birliği”, bizdeki adıyla “Yazarlar Birliği” Başkanı Anar Bey’i makamında ziyaret ediyoruz. Anar Bey, ünlü bir yazar ve milletvekili. Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde oyunları sergileniyor, kitapları basılıyor. Türkiye’den geldiğimizi, kendisiyle randevumuz olmasa da görüşmek istediğimizi sekreterine ilettikten kısa bir süre sonra Anar Bey’in duvarı boydan boya Nizami-i Gencevi resimli halısıyla kaplı odasına alınıyoruz. Eserlerimizi takdim ettikten sonra tatlı bir sohbet başlıyor ve söz dönüp dolaşıp Bahtiyar Vahapzade’ye geliyor.

Anar Bey, “Vahapzade’nin Bakü’de olduğunu sanmıyorum, Şeki’deki yazlığındadır” diyor. Ama ben ısrarlıyım, “buraya kadar gelmişken Vahapzade’yi görmeden gitmem” diyorum kendi kendime ve Anar Bey’den Vahapzade’nin Şeki’deki adresini istiyorum. Anar Bey, ısrarım karşısında bir saniye deyip birkaç yeri arıyor ve telefonu bana uzatıyor, “buyurun Vahapzade telefonda, görüşün.” Vahapzade’ye Türkiye’den geldiğimizi, elini öpmek istediğimizi söylüyorum. Bunun üzerine İstiklal Caddesi’nde, Haydar Aliyev’in evinin hemen üst kısmında bulunan emekliler lojmanındaki evine davet ediyor bizi.

“Vahapzade Müellim”, bizi kapıda karşıladı. Bir an Necip Fazıl ile yüz yüze gelmiş gibi olduk. Bu kadar benzeyemez iki insan birbirine. Simalarının benzerliği bir yana bakışları, sigarayı tutuşları, jest ve mimikleri öylesine benzer ki...

1993 yılında Ankara’daki konferansını hatırlattım, kendisine. "Hani bir Ramazan günüydü. Salon hınca hınç dolmuştu. Konuşmanız sırasında önünüzdeki bardaktan bir yudum su içmiştiniz de salonda bir uğuldama olmuştu. Bunun üzerine salondakilerden özür dileyip mazeretinizi beyan etmiştiniz. Rus zulmünden, milletçe dinden uzaklaştırılmanızdan bahsetmiştiniz" diyorum. Gülüyor Vahapzade... “Ay Sağol” diyor, “O hala yadımdadır.” Derken Vogue marka sigarasından derin bir nefes çekiyor ve “Sizden çeken yoktur?” diye bize de ikram ediyor. Adaba aykırıdır, düşüncesiyle daveti nezaketle geri çeviriyor, boşalan bardaklarımıza çay alabileceğimizi söylüyoruz.

Vahapzade, Müslüman Türk dünyasının dertleriyle dertlenen bir ruh. Azerbaycan’da şairliğinden çok milliyetçiliği, filozofluğu, derin düşünce adamlığı, maneviyatçılığıyla tanınıyor. İslam ve Türk’e dair her şey onu alakadar ediyor. Bu konulardan bahsederken başkalaşıyor ve bir arslan kesiliyor, sesi daha gürleşiyor, kullandığı kelimeleri daha tonlu vurguluyor. Derken beş dakika olarak belirlenen görüşme saatlerce sürüyor, nelerden bahsetmiyor ki Koca Vahapzade...

1959’lar Vahapzade için sıkıntılı yıllardır. Azerbaycan........

© Risale Haber