Gökler, şeytanlar ve insan
اَلَّذ۪ي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاًۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْغَفُورُۙ
Kur’an, yalnızca bir kutsal kitap değil, aynı zamanda insanın anlam arayışına cevap veren derinlikli bir hitaptır. Mülk Suresi’nin 2–6. ayetleri bu anlamda hem evrenin düzenine dair hem de insanın ahlaki sorumluluğuna dair önemli mesajlar taşır. Bu ayetlerde göklerin düzeninden, yıldızlardan, şeytanlardan ve nihayetinde inkârın sonucundan söz edilir. Peki, burada anlatılan “şeytanlar” kimdir? Göksel varlıklar mı, yoksa şeytanlaşmış insanlar mı? Bu sorunun peşinden gidelim.
Mülk Suresi 2. ayette şöyle buyrulur: “O, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır. O, mutlak galiptir, çok bağışlayıcıdır.”
Bu ayette dikkat çekici olan, “kim daha çok” değil, “kim daha güzel” amel yapacak sorusudur. Kur’an, nicelikten çok niteliğe, yani davranışın niyetine, tutarlılığına ve faydasına vurgu yapar. Ayrıca ölümün önce zikredilmesi, hayatın anlamını ciddiyetle kavramamız için bir hatırlatmadır: Hayat sınırlıdır ve bu sınırlılık sorumluluk doğurur.
Ayetler devam ederken şöyle seslenilir: “O, birbiriyle uyumlu yedi göğü yaratmıştır. Rahman’ın yaratmasında hiçbir düzensizlik göremezsin. Gözünü çevir bak; bir bozukluk görebiliyor musun? Sonra gözünü........
© Pusula Gazetesi
