Trump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi?
Donald Trump, ABD’yi ve dünyayı kendi anlayışı ile yeniden dizayn ederek, birinci başkanlık döneminde özellikle Çin’e karşı gümrük cezaları ile başlattığı “ticaret savaşları”nı küresel karaktere büründürüyor. Ancak üretici güçlerin gelişmesinin küresel planda gelmiş olduğu seviyeden geri dönüş imkânsızdır. Tarihte politik düzeyde geçici “geri dönüşler” olmuştur; ama ekonomik alanda ulaşılmış bir seviyeden geri dönmek öyle kolay değildir, olması durumunda bunun çok ağır sonuçları vardır.
- ZEKİ ALPTEKİN
- 11 Nisan 2025
Donald Trump, beklendiği gibi ABD’yi ve dünyayı deyim yerinde ise “altını üstüne getirerek”, yani düzeni baştan aşağıya kendi anlayışı ile yeniden dizayn ederek, kendi ulus çıkarlarını dikte etmek için birinci başkanlık döneminde özellikle Çin’e karşı gümrük cezaları ile başlattığı “ticaret savaşları”nı şimdi dünya ölçüsünde daha da yaygınlaştırarak küresel karaktere büründürüyor. Bu noktada Trump’ın radarında özellikle ticaret açığı verdiği ülkeler var.
İktidara geldiği günden son zamanlara kadar buna ilişkin girişimleri, gelişmeleri şöyle özetlemek mümkün:
Trump’ın iktidara gelir gelmez yaptığı ilk iş, ABD menşeli metalara gümrük uygulayan ülkeleri 13 Şubat’ta imzaladığı bir kararname ile bir karşı gümrük uygulamasıyla “cezalandırmak” istemesi oldu. Bundan iki hafta önce, Şubat başına doğru ise, 12 Mart’ta yürürlüğe giren, küresel çapta tüm çelik ve alüminyum ithalatına yüzde 25 oranında gümrük vergisi konulmasını karar altına aldı.
Bu uygulamalara Avrupa Birliği (AB) ölçülü bir biçimde 1 Nisan’dan itibaren geçerli olmak üzere ABD menşeli jean, viski ve motosikletlere konan gümrüklerle karşılık verdi. ABD’nin buna cevabı ise AB’den şarap, şampanya ve diğer alkollü ürünlere yüzde 200’lere varan gümrük koyma tehdidi oldu. Eskiden beri ABD ve AB arasındaki ticaret savaşlarına konu olan diğer önemli bir nokta da, AB’de ABD’den gelen taşıtlara uygulanan toplam yüzde 27’lik gümrük oranlarının şimdi de ABD’de Avrupa’dan gelen taşıtlara uygulanmasının düşünülmesi. Bu ve benzeri tedbirler ülkeler bazında ele alınacak olursa:
Alüminyum ve çeliğe ilişkin olarak ABD tarafından konulan “özel” gümrükler özellikle Kanada, Meksika ve AB ülkelerinin yanı sıra buralarda firma temsilcilikleri bulunan ve ABD ile herhangi bir serbest ticaret anlaşması olmayan ülkeleri, mesela İsviçre’yi de ilgilendiriyor.
Bu arada ABD’nin Danimarka’ya karşı, Grönland nedeniyle yapılan “gümrük duvarlarını yükseltme“ tehdidi de var. Aynı tehdit, kanalı geri almak hususunda Panama için de söz konusu…
Latin Amerika’da ABD’nin en sıkı müttefiklerinden biri olan Kolombiya’nın ABD’den geri gönderilen kaçak göçmenleri kabul etmemesiyle keskinleşen kriz, Trump’ın bu ülkeyi, buradan gelen metaları önce yüzde 25, sonra da yüzde 50 gümrükle “cezalandırmak” istemesiyle zirve yaptı. Teknik olarak böyle bir şeyin, her iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması olması nedeniyle mümkün olup olmaması bir yana, Trump’ın bu baskısı söz konusu ülkede etkisini gösterdi: Kolombiya’nın, ülkeye Amerikan askerî uçakları ile geri getirilen göçmenleri kabul etmesiyle sözü edilen ekonomik yaptırımlar uygulamaya konmadı.
Çin’e yönelik eskiden toplam 1.300 adet ürünü kapsayan, yüzde 10’a tekabül eden ABD’nin gümrük duvarının iki katına çıkarılması gündemdeydi. Çin’in buna cevabı, yüzde 10-15 arası, daha az sayıda Amerika kökenli ürüne konan gümrükler ve kimi “güvenilir olmayan” ABD kökenli varlıkların ve şirketlerin faaliyetlerinin engellenmesi ya da sınırlandırılması tehdidi oldu. Trump’ın Çin ile olan gerilimi daha fazla tırmandırmayı istemediği, New York Times’ın 19 Şubat tarihli haberine göre Pekin ile yapmayı düşündüğü bir Mega-Deal üzerine çalıştığı ifade ediliyordu. Buna göre gümrük cezalarının kaldırılmasının yanında nükleer güvenlik, teknoloji, pandemilere karşı tedbirler, Kuzey Kore konusu ve Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ele alınması söz konusu. Trump ayrıca, Rusya ve Çin’in üzerinde çalıştıkları ve Trump’ı kızdıran ABD dolarına alternatif bir dünya parası arayışlarından da Çin’i vazgeçirmek düşüncesinde. Konuyla ilgili en güncel gelişme, 9 Nisan’da Trump’ın Çin’e yönelik tarifeleri yüzde 125’e çıkarması oldu. Pekin ise buna karşılık ABD ürünlerine yönelik gümrük vergilerini yüzde 34’ten yüzde 84’e çıkardı.
Kanada ile durum deyim yerinde ise biraz daha “çetrefil”. Trump, 4 Şubat itibarıyla Kanada’dan ithal edilen tüm metalara yüzde 25 gümrük uygulamak istiyordu. Bunun ilan edilmesi, büyük protestolara yol açtı ve borsalarda Şubat başında düşüşlere neden oldu. Kanada Başbakanı J. Trudeau endişeli bir şekilde ulusa seslenerek ABD’ye karşı gümrük uygulanacağını ilan etti. 3 Şubat’ta gümrüklerin uygulanmasından birkaç saat önce, Kanada’nın ABD ile olan sınırlarını -talep edildiği gibi- uyuşturucu kaçakçılığına karşı güvenli hale getirmesi konusunda verdiği tavizlerle, bir son dakika anlaşması ile uygulamalar karşılıklı olarak 30 günlüğüne ertelendi.
Ancak bunlar Trump’ı ikna etmeye yetmedi ve 4 Mart’ta Kanada’dan ithal edilecek metalara gümrük uygulaması devreye sokuldu. Trudeau da karşı tedbirlerle buna cevap vererek ABD’den gelen her metaya yüzde 25 gümrük vergisi koydu. İki ülke arasındaki bu çekişmenin giderek tırmanmasının üzerinden henüz 48 saat bile geçmeden Trump “çark” ederek “ABD, Kanada ve Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşmasına konu olan tüm ürünlerin” 2 Nisan’a kadar yüzde 25’lik gümrük vergisinden muaf tutulacağını belirtti. 12 Mart’ta ABD’nin küresel çapta yürürlüğe koyduğu ithal edilen çelik ve alüminyuma yüzde 25’lik gümrüğe Kanada’nın cevabı ise, aynı şekilde ve ek olarak ABD menşeli spor malzemeleri, bilgisayar ve dökme demir ürünlerine getirilen gümrüklerde ifadesini buldu.
Trump, 4 Şubat itibarıyla Meksika’dan gelen ürünlere de yüzde 25 gümrük koymak istedi. Buna, Meksika Devlet Başkanı C. Sheinbaum olası karşı tedbirlerle cevap verdi. Burada da, Kanada örneğinde olduğu gibi tedbirlerin yürürlüğe girmesinden birkaç saat önce, 3 Şubat’ta geçici olarak bir anlaşma sağlandı ve Meksika’nın sınıra göçmenleri ve uyuşturucu kaçakçılığını engellemek üzere 10 bin asker göndermesiyle tedbirler 30 günlüğüne ertelenmiş oldu. Ama Meksika’ya yönelik gümrük tedbirleri buna rağmen 4 Mart’ta yürürlüğe girdi. Ardından C. Sheinbaum buna aynı yükseklikteki gümrüklerle mukabele etti. 5 Mart’ta kendi otomotiv sektörünün büyükleri ile görüşen Trump, taşıt endüstrisini bu tedbirlerden öncelikle muaf tuttu; 6 Mart’ta “çark” etmesi ile ABD, Kanada ve Meksika arasındaki serbest ticaret anlaşmasına konu olan tüm ürünlerin, 25 Nisan’a kadar yüzde 25’lik gümrük vergisine dahil olmadığını ilan etti.
Trump, 3 Mart’ta yaptığı açıklama ile şimdiye kadar ilan ettiği gümrük vergisi tedbirlerini, hemen hemen tüm dünya ülkelerini kapsayacak şekilde güncelledi. Burada ilk olarak dikkati çeken, küçük ve ABD ekonomisi için anlam ifade etmeyen Lesotho, Suriye, Myanmar gibi ülkeler en üst düzeyden yüzde 50 ile “cezalandırılırken”, Trump’ın açıkladığı gümrük listesinde Rusya’nın yer almayışı idi. Özetleyelim:
© Perspektif
