İnsanlık Sendromunun U Çukuru
Bireylerin yaşadığı tatminsizlik, yalnızlık ve başarısızlık duyguları, çocukların bombalandığı, savaşların dijitalleştiği bir çağda insanlığın “U çukuru”na yuvarlandığını gösteriyor. Felsefe profesörü Kieran Setiya’ya göre bu çukur, bireyin orta yaşta yaşadığı varoluşsal krizin simgesidir; ancak benzer bir buhran bugün toplumların da kimlik, ahlak ve anlam arayışında yaşanmaktadır. Bu girdaptan çıkışın yolu ise yalnızca ekonomik ya da psikolojik değil.
- YUSUF TOSUN
- 28 Ekim 2025
Bugün bireylerin yaşadığı bunalımlarla birlikte toplumsal bir kriz de yaşıyoruz. Bireylerin içine saplandığı tatminsizlik, pişmanlık, yalnızlık, yetersizlik, başarısızlık… yanında çocukların vahşice katledildiği, insanların yaşlı-genç demeden barbarca bombalandığı, savaşların tüm dünyayı sardığı bir dönemi soluyoruz. İşte Gazze, Ukrayna, İran, Suriye… Sözüm ona teknolojinin en üst seviyede seyrettiği dijital çağdayız. Hâl böyle olunca savaşlar da dijital oluyor. Demir kubbe, insansız hava araçları, nokta vuruşlar, süpersonik füzeler, uzaktan cihaz patlatmalar, yüz okuma sistemleri… ve daha birçok yöntem yapay zekâ desteğiyle yapılıyor.
Lakin insanlığımız hala diplerde seyrediyor. İnsan kanı oluk oluk akıyor. Her gün onlarca çocuk bombalanıyor ve dahi açlıktan, susuzluktan ölüyor. Hiç bu kadar barbar, vahşi ve de biçare bir duruma düşmedik herhalde. Sanki hem birey hem de toplum olarak insanlığını unutmuşçasına bir alzheimer hali yaşıyoruz. Bu durum tam da “U çukuru”nun en dibini anımsatıyor bize. Evet, insanlık bugün U çukurunda debeleniyor. Hem de öyle, böyle değil.
Peki nedir bu “U Çukuru?
Orta Yaş Krizi ve Setiya’nın U Eğrisi
Orta yaş krizi ilk olarak 1965 yılında Elliott Jaques (1917–2003) tarafından ortaya atılmış ve özellikle Batı toplumunda orta yaşlarda ya da orta yaşlılarda, gençlik çağlarını geride bırakmanın duygusallığı ve yaşlanmanın hissedilmesi ile dramatik olarak özgüvenin azalması sonucu görülen bir süreç olarak tanımlanıyor kaynaklarda. Orta yaş döneminde olan erişkinlerin çoğu, hayatlarının yarısını tüketmiş olabilecekleri düşüncesi ile orta yaş sendromuna girebilmektedir.
Etik, epistemoloji ve zihin felsefesi alanında da çalışmalar yapan İngiliz Profesör Kieran Setiya ise bir kitabına da isim olan söz konusu “Orta Yaş Krizi”ni dikkat çekici bir metaforla açıklar. Bu metafor; U Eğrisi’dir. İngiltere Hull doğumlu genç felsefe profesörü Setiya’ya göre orta yaş krizi, bireysel hayatın 35-45 yaşları arasında yoğunlaştığı bir bunalım sürecidir. Kişiden kişiye değişkenlik arz eden bu bunalım 50-55 yaşlarına kadar devam edebilir.
Birey yaşamını U grafiği üzerinden okuyan Setiya, dikkatlerimizi daha çok bu grafiğin U çukurunda yaşananlara yoğunlaştırır. İşte bu çukur, kişiden kişiye farklılık gösterebilen bireyin 35-55 yaş aralığıdır. Ya da başka bir ifadeyle 40 yaş sendromudur. Profesör Setiya’nın teorisine göre bireyin yaşamı yükselişle başlar, orta yaşta bir düşüş yaşar ve sonrasında yeniden yükselme eğilimi gösterir. Bu iniş, çoğu zaman pişmanlıklar, tükenmişlikler, imkânların daralması ve geçmişin muhasebesiyle doludur.
Dünyada az da olsa bilim insanları farklı zaman dilimlerinde bu orta yaş sendromuna yoğunlaştı. Ancak ortak kabul görmüş çıktılar henüz alınabilmiş değil. Fakat konuya ilgi her geçen gün artıyor. Mesela; “Dartmouth College’dan İktsatçı Davit Blanchf-Lower ve Warwick Üniversitesi’nden ekonomist Andrew Oswald 2008’de ‘İyi Olma Hali Ömür Döngüsünde U Biçimli midir?’ adlı bir makale yayınladı. Blanchflower ve Oswald gelir, medeni hal ve iş durumuna göre uyarlama yaparak, yaşa göre bildirilen mutluluk düzeyinin en düşük noktası ortalama 46 yaş olacak şekilde, yetişkinliğin ilk döneminde yüksek başlayıp yaşlılıkta daha da yüksek biten, hafifçe kıvrılan bir U eğrisi buldu. Bu şablon dünyada 72 ülkede ortaya çıktı. Erkeklerde ve kadınlarda benzer durumdaydı ve regresyon analizi, ebeveynlik stresi açıklamasını dışarıda bıraktı. U eğrisi yaygındı, sağlamdı ve psikolojik olarak gerçekti.” (Setiya, 2023: S:23)
Setiya farklı ülkelerde araştırmalar yapan söz konusu bilim insanlarının donelerini de göz önünde bulundurarak orta yaş krizine işte bu U eğrisi bağlamında “içten bir bakış”, “felsefik bir yaklaşım” denemesinde bulunur. İşin doğrusu U eğrisindeki bu iniş-çıkışları birçok sanatçı-yazar hayatında daha bariz bir şekilde yaşar. Tıpkı otuz beşindeki Dante gibi:
“Yaşam yolumuzun........© Perspektif





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d