menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ben Sevdalı Sen Belalı

6 1
25.03.2025

Sizi sadece kendinize gömmeye çalışan, zihninizi ve iradenizi siyasetin elinde birer oyuncağa çeviren, dün sadece domates ekmenize, evde yer silmenize müsaade edenlere karşılık, şimdi de meydanlarda görmek istemeyen, sesinizi duymayan ve söylediklerinizi ciddiye almayan kendi mahalleniz var. Siyasetin üstünüze düşen gölgesinden kurtulup, sadece kendinize ait bir beden ve zihinle yaşamaya çalışmanız, bir tehlike olmadığınız kadar aklını bir başkasına emanet etmiş birer safdil olmadığınızı da ispat etmeniz gerekiyor.

Türkiye’de herkes için çeşitli zorluklar vardır. Yaşamın adı zor; katlanılması gereken zahmetin derinliği ve boyutları insanı şaşırtır ve yorar. Hayatta kalmak için vermemiz gereken mücadelenin yanında bir de toplumun sizi kabul etmesi gereken standartları taşımanız gerekir. Çünkü hiçbir zaman bir şey tek bir şey değildir ve ne kadar uğraşırsanız uğraşın birilerinin hayal kırıklığı olur, belli bir kesimin beklentilerinin dışında kalırsınız. Muhakkak ki bu savı alıp Türkiye’deki birçok görüş ve fikre uygulayabilirsiniz. Sekülerliğin kendi sınırları, muhafazakârların uç noktaları ve elbette her şeyin bel kemiğini oluşturan siyasetin, politik gündemin de kendi belirlediği bir rota vardır. Bu rotalar ve kırmızı çizgiler arasında herkesin Türkiye’de bir şey olma mecburiyeti sırtında büyük bir borç, boynunda da bir kement olarak durur.

Ama bu mevcut halin bana göre en muzdaribi tesettürlü kadınlardır. Hele ki son 10 yılda değişen belli dinamiklerin ve siyasetle dinin simbiyotik ilişkisinden kaynaklı sakatlıkların artık saklanamaz ve avutulamaz bir noktaya gelmesinden sonra, görüp duyduğumuz ve yakın çevremizde çokça şahit olduğumuz bir gerçek bu. Kimse, yine mi bir mağduriyet hikâyesi yazacaksınız diye içinden geçirmesin, çünkü kabul edin ya da etmeyin ama Türkiye’de yaşanan bazı şeyler gerçek. Mağduriyetler gerçek, hayal kırıklıkları gerçek, kaybedilen yıllar gerçek ve vazgeçilen tercihler vesaire, hepsi gerçek. Evet, Türkiye’nin bir mağduriyetler cumhuriyeti olduğunu ve hepimizin sistemin dişlileri arasında hayatta kalmaya çalıştığını biliyorum; ama kabul etmekte fayda var ki kadınların, en çok da tesettürlü kadınların çilesi bir başkadır.

Ağır Bir İmtihan

Bu çileyi tanımlarken sadece dışsal (seküler/Kemalist) faktörlere ve ‘bu kadına haddini bildirin’ çıkışı ile zihinlere kazınan, sizi ve varlığınızı reddeden geçmiş Türkiye hikâyesine atıf yapmıyorum. Evet, bu ülkede istenmeyen ve sadece tarlada domates ekmeye, evde temizlik yapmaya ve kamusal alanın dışında kendi halinde takılmasına göz yumulan zamanlardan geçip şimdinin........

© Perspektif