Ortadoğu 2.0’a Hazır mıyız?
Ortadoğu 2.0 statükosunun iki hediyesi daha var: Filistin sorununun ve Kürt meselesinin işin içindeki herkesin şöyle ya da böyle kaldırabileceği bir şekilde hal yoluna sokulması. Türkiye’nin Kürtlerle “barışması”, Filistin Devleti’nin tanınması ve PKK’yle Hamas’ın tasfiyesi yeni statükonun yan çıktıları ya da hediyeleri olacak belli ki.
- MESUT YEĞEN
- 7 Kasım 2025
“2.0” lafın gelişi. İngilizlerin/Amerikalıların Ortadoğu olarak takdis ettiği arazide I. Dünya Savaşı’nı takip eden 100 senede gerçekleşen jeopolitik kırılmanın, kurulan statükonun sayısı elbette birden çok. 1918’deki ilk büyük jeopolitik kırılmanın ardından (Fransa ve) İngiltere’nin hegemonyasında kurulan ilk statüko II. Dünya Savaşı’ndan, daha net olarak 1956 Süveyş Krizinden sonra yerini ABD-SSCB dengesine yaslanan yeni bir statükoya bıraktı. Bu ikinci jeopolitik kırılmanın tek sonucu ABD-SSCB dengesine yaslanan yeni bir statüko değildi. Arada Filistin topraklarında İsrail Devleti kurulmuş, başta Mısır’daki olmak üzere İngilizlerin desteklediği monarşiler yerlerini Arap milliyetçiliğine, Baas’a bırakmaya başlamıştı. SSCB etki alanını giderek genişletse de, ABD-SSCB rekabet ve dengesinin arka plandaki ana dinamik olduğu bu ikinci dönem SSCB’nin aniden stop ettiği 1989-1991 arasında yaşanan jeopolitik kırılmayla yerini yeni bir döneme bıraktı.
ABD’nin dünyanın her yerinde serbestçe at oynatıp rejimlerden rejim beğendiği üçüncü döneme, bir taraftan SSCB’nin yokluğu ya da ABD’nin rakipsizliği, diğer taraftan da ABD işgallerinin, Baas’ın ve monarşilerin çürümesinin ve İran Devrimi’nin tetiklediği İslamcılıkların (İhvan, Selefilik ve Direniş Ekseni) yükselişi ve İran’ın vekilleri aracılığıyla bölgeye yerleşmesi damgasını vurdu. 2011’de Arap Baharıyla başlayan yeni jeopolitik kırılma, bir kırılmadan çok, 7 Kasım 2023 Hamas saldırısıyla ya da yol açtığı Suriye’deki rejim değişikliğiyle tamamlanan bir yırtılma şeklinde gerçekleşti. İhvan, Direniş Ekseni ve Selefiliklerin Baas’ı ve monarşileri devirmesi beklenen bu yeni jeopolitik yarılma, Libya’da Kaddafi’yi ve nihayet Suriye’de Baas’ı götürdü ama yanına İhvan’ı, Direniş Eksenini ve (Suriye’deki cılız ve değişmesi mukadder görünen kalıntısı bir tarafa) Selefiliği de katarak. Üçüncü kırılmanın sonucu bu kadarla da kalmadı. Baas ve İslamcılıklar çökerken İran ve Rusya bölgenin dışına atıldı.
Özetle, “Ortadoğu 2.0” gerçekten lafın gelişi. Birinci Dünya Savaşı’ndan bugüne bölgede en az üç büyük jeopolitik kırılma gerçekleşti. Olur da Hamas’ın 7 Ekim 2023 saldırısı ya da Suriye’de rejim değişikliğiyle sonuçlanan üçüncü kırılmanın ardından bölgede yeni bir statüko kurulabilirse, I. Dünya Savaşı’ndan sonra Ortadoğu’da en azından dördüncü kez yeni bir dönem açılmış olacak. Kolaylık olsun diye Ortadoğu 2.0 denilebilecek yeni bir dönem.
Ortadoğu 2.0
Nasıl açıldığını kısaca izah ettiğim yeni dönemi, Ortadoğu 2.0’ı, pozitif ve negatif terimlerle, olanlar ve olmayanlarla tanımlamak mümkün. Olmayanlarla başlayacak olursam, öncesinde olup da Ortadoğu 2.0’da “olmayanlar” çok. En başta İran ve Rusya. Nasıl kullanılacağı belirsiz de olsa Rusya’nın halen Suriye’de üsleri var ve İran en azından Irak siyasetinde halen etkili olmaya çalışıyor. Dolayısıyla İran ve Rusya bölgede sıfırlanmış değiller. Ama eski havalarında olmadıkları da açık. Hele de SSCB’nin Mısır, Suriye ve Irak üzerindeki nüfuzunu, Suriye rejiminin Arap Baharında ayakta kalmasını sağlayanın Rusya olduğunu, İran’ınsa bir dönem Tahran’la beraber Beyrut, Bağdat, Şam ve Sana’yı da yönetiyor olmakla böbürlendiğini… Hülasa,........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein