“Önce Amerika” Maskaralığı
Trump yönetimine rehberlik eden doktrin bir çeşit dış politika gerçekçiliğiymiş gibi sunulsa da çelişkilerle dolu.
- DANNY POSTEL
- 6 Nisan 2025
Tucker Carlson, Fox News’e prime-time program yaptığı dönemde, “Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmada neler olup bittiği neden umurumda olsun? Şaka olsun diye sormuyorum. Niye umurumda olsun ki? Neden Rusya’yı desteklemeyeyim. Ki destekliyorum” diyordu.
O zamanlar bu Freudyen bir sürçme gibi görünüyordu.
Göze batan iç çelişkiyi bir yana bırakırsak (yani Ukrayna’da ne olduğunu gerçekten umursamayan biri neden Rusya’dan yana olsun ki?) Carlson’ın sözleri, birbirinden oldukça farklı (ve aslında birbiriyle bağdaşmayan) iki dış politika perspektifini birleştirme yönündeki yaygın eğilime işaret ediyor. Uzun bir hikâyesi olan bu sürçmenin, Trump döneminde ABD dış politikasına ilişkin tartışmalar üzerinde kafa karıştırıcı ve gizemli bir etkisi var.
Carlson’ın cümlelerinin “Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışmada neler olup bittiği neden umurumda olsun?” diye sorduğu kısmı, “Önce Amerika” milliyetçiliği veya dış politika gerçekçiliği olarak nitelendirilen bir bakış açısını ifade ederken, ikinci kısmı (“Neden Rusya’yı desteklemeyeyim? Ki destekliyorum”), Carlson ile derin ideolojik yakınlıkları olan Başkan Yardımcısı JD Vance’in görüşlerine çok daha yakın ve çok daha karanlık bir anlam taşıyor.
Carlson yorumlarının bazı kesimleri kızdırdığını fark etmiş, geri adım atmaya çalışmış ve “Programın başlarında, Rusya ve Ukrayna arasındaki çekişmede Rusya’yı desteklediğimi belirtmiştim” demiş ve “Elbette şaka yapıyorum. Ben sadece Amerika’yı destekliyorum” diye eklemişti. Tabii açıklaması münferit bir açıklama olmaktan çok uzaktı. Başka bir vesileyle “Neden Ukrayna’nın tarafını tutalım ki? Neden Rusya’nın tarafında değiliz? Kafam çok karışık” diye gevelemiş, başka bir yayında da bunu çok daha açık bir şekilde dile getirmişti: “Bence Rusya ve Ukrayna arasında bir seçim yapmak zorunda kalırsak Rusya’nın tarafını tutabiliriz. Görüşüm bu.”
Carlson bu konuda pek de tek başına sayılmaz. Amerikan sağının Carlson ve Vance’in temsil ettiği bazı kesimlerinde Vladimir Putin’e yönelik sempati oldukça fazla. Muhafazakâr Claremont Enstitüsü’nde kıdemli bir araştırmacı olan Christopher Caldwell, Putin’i “zamanımızın önde gelen devlet adamı” olarak nitelendiriyor, ‘Dünya sahnesinde onunla kim rekabet edebilir ki?’ diyor.
Nixon ve Reagan döneminde Beyaz Saray’da görev yapmış olan, The American Conservative dergisinin kurucu editörlerinden Pat Buchanan, 2013 yılında daha da ileri giderek Putin’in “insanlığın geleceği için verilen kültür savaşında” “bizden biri”, yani sözde paleomuhafazakâr olduğunu savunmuştu. (“Paleoconlar” liberteryenler ve serbest piyasa Cumhuriyetçilerinin aksine, serbest ticaret anlaşmalarına karşı çıkıyor, göç kontrolünün sıkılaştırılmasını, işçi sınıfına fayda sağlayan politikaları destekliyor. Paleoconlar neo-muhafazakârlardan farklı olarak genellikle askeri müdahalelere karşılar, demokratikleşme planlarına karşı da oldukça şüpheciler).
Buchanan’a göre “Amerika’nın isteğe bağlı kürtajı, eşcinsel evliliği, pornografiyi, rastgele cinsel ilişkiyi ve Hollywood değerlerinin tümünü kucakladığını” düşündüğümüzde Putin “geleneksel değerlerin savunucusu olarak” oldukça cezbedici.
Artık 86 yaşında olan Buchanan ulusal sahnede bir zamanlar olduğu kadar önemli bir figür olmasa da (yıllarca haber programlarındaydı, 1992, 1996 ve 2000’de olmak üzere üç kez başkanlığa aday oldu), Trump’ın yükselişine zemin hazırlamada ne kadar önemli olduğunun altını çizmek lazım. “Önce Amerika!” (ünlem işaretli) Buchanan’ın 2000 yılındaki başkanlık kampanyasının sloganıydı. Buchanan, Trump’ın kartviziti haline getireceği ideolojik zemini yıllar önce hazırlamıştı. Deneyimli gazeteci Jeff Greenfield, Trump için “Pat Buchanan’ın zamanlaması daha iyi olanı” diyor.
Vance tutumunu çerçeveleme konusunda daha dikkatli. Putin’e tutkusu Buchanan’ınki kadar değil ya da en azından onunki kadar açıktan değil. “2023’te Washington’daki muhafazakâr bir düşünce kuruluşu olan Heritage Foundation’ın 50’nci yıldönümünün kutlamaları çerçevesinde yaptığı bir konuşmada ‘Amerika’yı Ukrayna’dan çıkarın!’ diye feryat ediyordu. 2022’de Arizona valiliği ve 2024’te ABD Senatosu için adaylığını koyan ancak ikisi de olamayan ve şu aralar ABD Küresel Medya Ajansı’nın kıdemli danışmanlığını yürüten MAGA demirbaşı Kari Lake, Budapeşte’deki 2023 Muhafazakâr Siyasi Eylem Konferansı’nda (Conservative Political Action Conference, CPAC) “Ukrayna’nın sınırlarını değil, kendi sınırlarımızı korumaya yatırım yapmalıyız diyorum” diyerek “Önce Amerika” pozisyonunu kısa ve öz bir şekilde ifade ediyordu.
“Önce Amerika” milliyetçiliği ve dış politika gerçekçiliği birbirinin aynısı değil, ancak bu iki bakış açısı Lake’in sözlerinde ifade edilen, ABD’nin çıkarlarının diğer ülkelerin çıkarlarından öncelikli olması gerektiği, evimizdeki sorunlara yabancı topraklardaki sorunlardan daha fazla öncelik vermemiz gerektiği inancında birleşiyor. Bu görüşün kökleri ABD tarihinin derinlerinde. George Washington 1796’da yaptığı veda konuşmasında yabancı ülkelerle ilişkilere karşı uyarıda bulunmuş ve “belirli uluslara karşı........
© Perspektif
