“Piyasanın sopası”na ve “Tahvil bekçileri”ne ne oldu?
19 Mart’tan bu yana yurtiçi piyasalarda yaşanan çalkantının çok kurbanı var: Ne oluyor demeye kalmadan bir anda kendini 9.000’in eşiğinde buluveren borsa, bir buçuk ay gibi kısa bir sürede 55 milyar dolardan fazla rezerv kaybeden Merkez Bankası, yüzde 80 kredi maliyetiyle yüz yüze kalan reel sektör, bireysel kredilerdeki artış nedeniyle vatandaş… Ama bir piyasa var ki, böyle durumlarda politikalarda değişime zorlayan tepkiyi asıl o verir: Tahviller. 19 Mart sonrasında tahvillere de ağır satış geldi, 2 yıl vadeli aktif tahvilin getirisi 10 puana yakın artarak yüzde 50’de dayandı, uzun vadeli tahvillerin faizinde de 8-9 puanlık artış oldu. Üstelik haftalar geçmesine rağmen sıçradıkları seviyelerin 1-2 puan altında durmaya devam ediyorlar. Tahvil faizindeki artış kamu borçlanmasının maliyetini ciddi oranda artıracak. O nedenle iktidar için büyük problem.
Bu yazıyı yazmaya dün akşam Financial Times’ın YouTube kanalında “Hükümetler borca neden bağımlı?” başlıklı videoyu izlerken karar verdim. Videoda tahvil faizlerindeki yükselişin iktidarları politika değişikliğine nasıl zorladığı uzun uzun anlatılıyor. Literatürde bunun bir ismi de var: “Tahvil bekçileri” (Bond vigilantes). 1980’li........
© Para Analiz
