Faşizm Üzerine Notlar (7)
Sermaye ve Faşizm İlişkisi: Belirleyici mi? İkincil mi?
İçlerinden bazıları (Passmore, Man vb.[1]) sınıf analizinin faşizmin tahlilinde bazı noktaları açıklamak bakımından yararlı olduğunu ama bir bütün olarak faşizmin tahlili bakımından yetersiz olduğunu söylerken, burjuva “faşizm uzmanları”nın çoğunluğu “sınıf analizi”, “faşizmin ekonomik sebepler temelli tek boyutlu açıklaması” olarak niteledikleri Marksist faşizm teorisiyle kendilerini kesin ve kategorik olarak karşıt yerde konumlandırıyorlar. Faşizm bu uzmanlarca ancak ideoloji, kültür ve siyaset önceliği üzerinden anlaşılabilir, onlara göre, faşizm sınıfsal ayrımları aşan, bütün sınıfları aynı biçimde kuşatan bir kültürel, antropolojik devrimciliktir. Literatür faşizm ile sermaye ilişkisinden pek söz etmek istemiyor, genel tutum olarak bu konu birkaç cümle ile geçiştirilmek isteniyor ama faşizm ve sermaye arasındaki destek ilişkisi de reddedil(e)miyor.
Bu teorinin temel hareket noktasının Marksist faşizm teorisini çürütmek olduğu düşünüldüğünde bu genel suskunluk -en fazla birkaç karşı argümanla konuyu hızlıca geçiştirme hali- son derece çelişkili bir tutum. Faşizm sermaye ilişkisi, İtalya örneğinde çok daha belirgin olarak akademide en az çalışılan konu başlıklarından biridir. Bu konuyla ilgili burjuva faşizm literatüründe yapılan istisna kapsamlı çalışma Henry A. Turner.’ın , German Big Business and Rise of Hitler isimli kitabıdır. Paxton, bu çalışmayı son derece yetkin olarak nitelendiriyor; Paxton’a göre “bunun tek nedeni Turner’ın Alman İş Dünyası arşivlerine hakimiyeti değil, ayrıca Nazilerin iş dünyasından aldığı katkıların ancak diğer siyasi gruplarınkilerle karşılaştırılma yoluyla kesin bir şekilde değerlendirilebileceğini anlamış olmasıdır.”[2] David Abraham’ın büyük sermaye ve faşizm ilişkisine ilişkin ayrıntılı verilerle yüklü çalışmasına karşı yazılmış olan[3] Turner’in kitabına ilişkin tam tersi görüşte olan Kurt Gossweiler, bu çalışmayı “müşteri siparişi” bir eser olarak niteliyor. Turner’ın, “müşterisi”nin işine yaraşabilecek verileri büyüteçle yansıtırken aksi yöndeki verileri ya yok saydığı ya da önemsizleştirdiği iddiasında bulunuyor. Abraham’ın çalışmasının kaynakça ve bazı dipnotlardaki hataları nedeniyle yok sayılmasına itiraz eden Gossweiler, Abraham’ın kitabının Turner’ın çalışmasının aksine seçmeci değil bütünsel bir analiz çabası ve ampirizmin ötesinde bilimsel yönteme dayalı olduğunu, dolayısıyla bilimsel kriterler açısından Turner’ın çalışmasının çok üstünde olduğunu belirtiyor.[4]
Sonuç itibariyle Marksist faşizm teorisinin en kritik noktasını, faşizm ile sınıfsallık ve büyük sermaye arasında kurduğu belirleyici ilişki oluştururken, en temel iddialarından biri – bizce en temel-, Marksist faşizm teorinin egemenliğini sorgulamak ve yıkmak olan bir literatürde, Turner’ın ilgili kitabı dışında ne ampirik düzeyde ne de yöntemsel çerçevede bu alanda ciddi bir çalışma yapılmamış olması, bu konunun genel geçer mantıksal argümanlarla geçiştirilmeye çalışması, bizce başlı başına oldukça anlamlı bir veridir.
a-İktidar öncesi
Başlı başına anlamlı bir veridir zira bu konuda bir çalışma yapma ihtiyacının hissedilmemesinin en önemli nedenlerinden biri büyük sermaye tarafından faşizmin iktidar öncesinden başlanarak parasal ve siyasi bakımdan desteklendiğine dair yeterince kanıtın zaten biliniyor olmasıdır. Bu destek hep artarak sürmüş faşist partinin iktidarı döneminde de en üst seviyeye çıkarak devam etmiştir. Bu durum burjuva faşizm literatüründe de genel bir kabul görmektedir. Örneğin........
© Nokta Haber Yorum
