Faşizm Üzerine Notlar (6)
Faşizm, Liberalizm ve Muhafazakârlık
Bu konu burjuva faşizm literatürünün en hayret verici başlıklarından birini oluşturuyor. Literatürde hâkim olan faşizmle liberalizm ve muhafazakarlığı mümkün olduğu kadar birbirinden mesafeli ve hatta karşıt bir konuma yerleştirme çabası ile günışığı kadar net gerçekler arasındaki üstü örtülemez karşıtlığın yarattığı çaresizlik arasında yaşanan umutsuz bir didişme. Literatür yine Alman Nazi deneyimine ve biraz da Romanya deneyimine sığınmak zorunda kalıyor. Zira sadece bu iki örnekte iktidar ortaklığı sürecinde faşizm ile muhafazakarlık arasında tasfiyeye ile sonuçlanan bir ilişki söz konusu. İlkinde faşizm muhafazakarları ikincisinde muhafazakârlar faşistleri tasfiye ediyor. Ama neticede taraflardan biri belirli bir zaman sonra diğerini tasfiye etse de bu diktatörlük örneklerinde de, iktidar öncesinden başlayıp iktidar döneminde de belirli bir dönem süren bir faşist-muhafazakâr koalisyonu söz konusu. Diğer tüm örneklerde ise faşizm ile muhafazakarlar arasında büyük bir uyum var.
İnkâr edilemez suç ortaklığı
Griffin, Almanya’daki Hitler öncesi Brüning, von Papen, Hugensberg, von Schleicher, Hindenburg gibi iktidarın etkin isimleri olan muhafazakâr siyasetçiler başta muhafazakâr kanadın önemli ölçüde Marksist devrim ile yaygın anarşi ikili tehdidinden kurtulmak için, Nazizm ile taktik bir ittifakın cazibesine kapıldığını söylüyor. Yine Griffın’in sözleriyle, muhafazakarlarca “Tam da Nazizme köklü bir desteğin azalmaya yüz tuttuğunun işaretleri belirmeye başladığı sırada Hitler’in girişine izin verilmesi, tarihi ironilere trajik bir örnek oluşturur.” [1]
Tarihi ironilere bir başka örnek de herhalde Reichtag yangını bahanesiyle Hitler olağanüstü hâl yasası yetkileri istediğinde bu yetkileri muhafazakâr faşist birlikteliği ile zorlanmadan almasıdır. Malum olduğu üzere bu yetki devrini Olağanüstü Hal Yasası çıkarılması, sendikaların yasaklanması, basın üzerinde tam bir denetim kurulması izledi ve ardından Nazi olmayan sağ partiler kendilerini feshettiler. Bütün bunlar ancak muhafazakarların desteğiyle yapılabilirdi ve muhafazakârlar bu kritik anda da faşizmle yan yana durdular. İktidar öncesinde başlayan ittifak 1934 sonrası çatırdamaya başladı ve Hitler 1938 yılında koalisyondaki son muhafazakarları da tasfiye etmesiyle sona eridi.
İtalya’da Muhafazakârlar 1921’de kurulan Faşist Parti monarşizmi ve liberal ekonomiyi savunduklarını açıklayınca faşizmle iş birliği konusundaki tereddütlerini yitirdiler ve faşizm yıkılına kadar gayet uyumlu bir koalisyon ortağı oldular. İtalyan faşizminde olduğu gibi burjuva literatürde yaygın olarak “muhafazakâr otoriterlik” olarak nitelenen İspanya, Portekiz diktatörlüklerinde de egemen olan durum faşizm ve muhafazakarlık arasında büyük ölçüde uyumlu bir ittifaktır. Michel, İtalya’da ve Almanya’da yönetici çevrelerin ve onları temsil eden devletin omuz vermesi sayesinde faşizm iktidara gelebildi ve aynı şekilde İspanya, Yunanistan, Portekiz de geleneksel sağ diktatörlük içinde faşizmle fazlasıyla uyum sağladı, diyor.[2]
Liberaller açısından olaya baktığımızda elbette muhafazakârlar kadar olmasa da en azından kayda değer bir bölümünün faşizmle suç ortaklığı içinde bulunduğu tarihsel verilerle net olarak kanıtlanabilir bir gerçektir. Liberaller ise daha endişeli görünüyorlardı ama faşizm ve komünizm tehlikesi ya da kapitalizmin bekası ikilemlerinde tercihleri net biçimde faşizmden yana oldu. Mussolini’yi iktidara davet edenler liberallerden başkası değildi. Liberallerin çağrısı ve desteği ile Mussolini 1922’de başbakanlık koltuğuna oturdu. Benzer bir tavrı Hitler’in iktidara davet edilmesinde muhafazakarlarla yanyana durarak gösterdiler. Bunlar o denli net gerçeklerdir ki burjuva faşizm literatüründe bile – tabi bir sürü mazur görücü gerekçe eklenerek- reddedilmemektedir. Örneğin Passmore, “Mussolini yükselişini sadece Kara gömleklilere borçlu değildi. İktidardaki liberal siyasetçiler ona başbakanlığı, kara gömlekliler başkente ulaşmadan çok önce teklif etmişlerdi”[3] diyor. Paxton, liberalleri ve muhafazakârları net biçimde faşizmin en önemli iki koalisyon ortağı ve destekçisi olarak tanımlıyor.[4] Ve ekliyor, “Şu ana kadar bildiğimiz faşizmler, ürkmüş liberallerin, fırsatçı teknokratların ve eski muhafazakarların yardımıyla başa geçmiş ve iktidarlarını onlarla kurdukları çarpık ilişki içinde sürdürmüşlerdir:” [5]
Buraya kadar aktardığımız bilgi ve veriler muhafazakarların büyük bir istekle liberallerin ise daha az istekle ve fakat bir zorunluluk hissiyle faşizmle iş birliği siyaseti izlediğini ortaya koyar nitelikte. Ve çok daha ilginci bu bilgi ve verilerin tümüyle burjuva faşizm literatüründen derlenmiş olmasıdır. Zira reddedilmesi ve saklanması mümkün olmayan somut tarihsel verilerdir söz konusu olan. Literatür bu suç ortaklığını reddedemez ancak mazur gösterebilir; küçültmeye girişebilir ve hatta asil gerekçelerle yapılan birtakım hatalara bağlamaya çalışabilir. Yapılmaya çalışılan da budur.
Nasıl perdelenmeye........© Nokta Haber Yorum
