Beyazıt’ta okunan manifesto
Önceki akşam…
Beyazıt Meydanı’nda yine on binler vardı.
Özgür Özel konuşmaya başlamadan önce, kürsüye çıkan üniversiteliler bildiri okudu:
- “İşlerinden, evlerinden, sokaklardan bizleri izleyen, evlatlarının geleceği için endişelenen Türkiye halkına sesleniyoruz.
- Türkiye’nin dört yanından öğrenciler olarak 19 Mart direnişinin manifestosunu okuyor, herkesi bu ortak taleplerde buluşmaya davet ediyoruz.
- Bizler, doğduğumuz günden beri Erdoğan’ın saray rejiminden başka iktidar görmemiş, yoksulluğun pençesinde varoluş mücadelesi vermek zorunda bırakılmış, iş kazalarında can vermiş gençleriz.
- Türkiye Cumhuriyeti’nin 81 ilinde, İstanbul Üniversitesi barikatlarından ODTÜ’nün Devrim stadına; Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Anadolu Üniversitesi’ne, onurlu ve özgür bir gelecek için ekonomiden adalete her alanda mücadele etmek zorunda kalarak büyüdük.
- Bugün ise günlerce AKP’nin zindanlarında tutuklu kalan, sokaklarda işkence gören, tüm karanlığa karşı kampüslerinden meydanlara umudu yeşerten gençler olarak derhal çözülmesi gereken sorunlarımızı buradan dile getiriyoruz…
- Bu problemler çözülene, sorumlular hakkında gerekli işlemler başlatılana kadar sokakları da kampüsleri de meydanları da terk etmeyeceğimizi buradan ilan ediyoruz… - Bu ülkede kendimize onurlu gelecek inşa edebilmek için buradayız…”
Bu sözler beni yıllar öncesine götürdü:
Tarih: 2 Mayıs 1968.
Paris’in dış mahallesinde bulunan Nanterre Üniversitesi kampüsünün kapatılacağının açıklanmasıyla öğrenciler protesto eylemlerine başladı.
“Nanterre la rouge” kızıl kıvılcımı dünyaya yayıldı. Çünkü: Vietnam Savaşı, ABD’de Martin Luther King’in katledilmesi, Almanya’da sol hareketin lideri Rudi Dutschke’ye suikast, Asya, Afrika, Latin Amerika’da........
© Nefes
