menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Seçim ve yönetimde ciddiyet

11 1
05.10.2025

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde seçim yaklaştıkça siyasetin renk paleti daralıyor: Büyük vaatler, büyük nutuklar, büyük kavramlar… Ama insanlara sorunca çıkan sonuç şaşırtmıyor: Halkın gündemi iki kelimeden ibaret değil; “iki devlet” ya da “gevşek federasyon” tartışmaları değil, mutfağa giren fırın, cebine giren maaş, akşam evine nasıl döneceği. Neden mi? Çünkü günlük hayatın çarkı kırılmış; hayat pahalılığı, ithal enflasyon, artan suçlar ve sınır güvenliğindeki akıl almaz gedikler insanları siyasetin yüksek perdeli söylemlerinden çok daha fazla ilgilendiriyor.

Siyasetçiler hâlâ “büyük resmi” ya da siyasi retorikleri tartışırken vatandaş markette küçük hesaplarla uğraşıyor: Elektrik faturası, çocukların okul masrafları, yakıt, ekmek… Bu somut sorunlar, soyut söylemlere nazaran daha acil ve daha kişisel. Seçmen bir adayın “tarihi” söylemlerinden ziyade “yarın çocuğumun ekmeği var mı?” sorusuna cevap istiyor. Bu yüzden de sahada oy toplama metodları değişiyor: Şovdan ziyade güven, laf değil icraat talep ediliyor.

Bir ülkenin güvenliği, sınırlarında başlar. Ercan Havalimanı’nın ülke için ne ifade ettiğini bilmeyen yok. Ancak son dönemde duyduklarımız insanın midesini kaldırıyor: Ercan’dan organize ettiği anlaşılan bir çeteyle, göçmenlerin hukuki işlemleri atlanarak ülkeye sokulması, karşılığında para alınması… Bir muhaceret memurunun bu şebekenin içinde olduğu iddiası, üç ayda elliyi aşkın kişinin geçirildiği söylentisi… Eğer bunlar doğruysa, sadece yasa dışı değil, ahlaken de utanç verici bir tablonun kanıtı.
Bu olay bir örnek. Girne’de TIR’lara saklanarak geçmeye çalışanlar, limanlarda ve kara giriş noktalarında tespit edilen benzer vakalar… Peki, Girne’de bir ölüm yaşanmasa kim bilir hangi satırlar arasında kaybolup gidecekti? “Rüşvetle üstü kapatıldı” iddiaları, “ağabeylerin emriyle” örtbas edildiği hikâyeleri bu ülkenin kanayan yaraları haline gelmiş durumda. Bunun siyasi maliyeti ise sandığa yansıyor: Vatandaş, büyük söylemlerden çok “burayı kim idare ediyor?” sorusuna yanıt arıyor.

Bir memurun rüşvete açık olması, bir sınırın “delik deşik” olması tek tek vakalar değildir; sistemin özensizliğinin, denetimsizliğinin, liyakat eksikliğinin göstergesidir. Sınır güvenliğini sağlayacak insan kaynağına yatırım yapılmamışsa, dijital........

© Muhalif