Başımızı eğmediğimiz tek sabah
Kafamızdaki bitlere rağmen...
“Anne, kafamda bit var.”
Tarık Akan’ın o cümlesi hala kulaklarımda yankılanıyor.
Bir çocuğun utancı gibi başlayan aslında bir halkın hafızasına yazılmış o itiraf.
Bit; yoksulluğun, çaresizliğin, görünmeyen sınıfların metaforuydu o kitapta.
Fakat aynı zamanda onurun, direnmenin, kirin bile insanı küçük düşürmediği bir dünyaya açılan kapıydı.
O cümleyi bugün, yıllar sonra ben de söylüyorum:
“Kafamda bit var.”
Fakat benimkisi kan değil, düşünce emiyor.
Her gün televizyonlardan, haberlerden, iktidar dilinden sızıyor içeriye.
Gerçeğin kanını emen o görünmez parazitler, zihnimin kıvrımlarında geziyor.
Bir ülke nasıl susturulursa bir zihin de öyle uyuşturuluyor.
Bütün sesler, cümleler, fikirler aynı sıcaklıkta tekrarlanıyor.
Kaşınmıyoruz artık — çünkü hissedemiyoruz. Oysa Tarık Akan o kaşıntıları kol altlarında bile hissediyordu.
Eskiden, “halk bilinçlenirse değişir” derlerdi. Şimdi düşünüyorum belki halk zaten biliyor ama kaşınmaya üşeniyor. Bitin varlığını........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein