menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İzmir: Özgürlükler ve demokrasi için direnişin başkenti

13 0
15.01.2025

Türkiye’yi 22 yılı aşkın bir süredir AK Parti iktidarı yönetiyor. Bu süre zarfında uzun süre büyükşehirlerin de yönetimi AK Parti’de oldu. Son dönemde İstanbul, Ankara, Bursa, Denizli Büyükşehir yerelde iktidarın kontrolünden çıktı. 2019’da Ekrem İmamoğlu İstanbul’a damgasını vurdu hem de tekrar seçimle de kanırta kanırta ve yerel yönetimlerin çoğunluğunun muhalefete geçmesine önayak oldu.

İzmir ise 2002’de AK Parti’nin iktidara gelmesinden bu yana iktidara hiç teslim olmadı. 2004, 2009, 2014, 2019 ve nihayet 2023 yerel seçimlerini CHP ezici bir çoğunlukla aldı Hep 31’de 20 küsur ile… 31’de 30 da yaptı, son seçimde olduğu 31’de 28 de. Son seçimde Aliağa’yı çok az farkla kaybetti, Menemen’i ise 2019’daki hatası ile adeta kendi eliyle teslim etti. 31’de 31 olabilirdi bu defa yoksa. 2004’ten önce de 1999’da Ahmet Piriştina DSP’den seçilmişti 2004’te CHP’nin adayı olmadan önce ve bu demek oluyor ki sosyal demokratlar altı dönemdir yerelde İzmir’i yönetiyor. 2017’deki anayasa değişikliği referandumunda CHP İzmir İl Başkanlığı’nın kurduğu (dönemin il başkanı Asuman Ali Güven’di) Merkez Demokrasi Evi’nde yöneticiydim; Hayır oyları İzmir’de yüzde 68,8 çıkmıştı ve İzmir’i “Hayır’ın başkenti” ilan etmiştim yazılarımda.

Ne demek istiyorum bu girizgahla? İzmir, iktidara hiç teslim olmadı ve olmaya da niyeti hiç yok! AK Parti İzmir’de hep avcunu yaladı ve yalayacak. Ancak… Türkiye’de ağırlıklı büyükşehirleri kaybeden, ülkemizin belediyelerinin büyükşehirlerini kaybeden iktidar, genel seçimlere giderken muhalefet belediyelerini çalışamaz hale getirmek için elinden geleni ardına bırakmıyor. Başlıca silahları ise “yargının araçsallaştırılması”, “Mali Darbe”. Bunun yanında yetki gaspı da söz konusu. Yereldeki birçok yetki bir bakmışsınız bir bakanlığa alınmış!

Araçsallaştırılan yargı, Ekrem İmamoğlu’nun yakasını sudan nedenlerle bırakmıyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyımlar atanıyor. İstanbul’daki en büyük ilçe belediyesine bile kayyım atamaktan çekinmeyen bir merkezi idare söz konusu! Neden? Çünkü Prof. Özer, Esenyurt Belediye Başkanı olmadan önce de İmamoğlu’na danışma veriyordu. Ahmak davasına pek güvenemiyorlar zahar!

Hükümet, daha doğrusu yürütme, yani Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan mali darbeye de yöneldi. “Silkeleyin!” dedi ve ilgililer hareket geçti. İzmir’e gelelim. Bileğini bükemediği, onca seçimde silkelendiği İzmir’i şimdi mali darbe ve merkezi idarenin işlevini esirgeyerek güya “silkeleyecek”!

Önce, Körfez’deki bakanlıkların rolünü esirgeyerek darbeye başladı. İzmir Büyükşehir kendi olanaklarıyla da olsa Körfez’de iyileşme için düğmeye basınca bu kez mali darbe süreci başladı. İzmir Büyükşehir’in birkaç şirket dışında borcu yok. Yapılandırma yoluna gitti, merkezi idare yapılandırmaya yanıt vermiyor! İller Bankası’nın yasadan gelen ödeneğinin sonuncusunun tamamı kesiliyor tek kalemde! Bundan dolayı çalışanların maaşında çok kısa bir gecikme yaşanıyor.

Merkezi idarenin, yürütmenin demokrasi dışı çıkışlarla yerel yönetimi baltalamasını anlıyorum da bu noktada sendikaların, özellikle DİSK’in, DİSK’e bağlı özelikle Genel-İş’in tavrını anlamakta güçlük çekiyorum. Sendikacılığı iyi bilirim. 1970’lerde İplik-İş deneyimimiz var. DİSK’in efsane Genel Başkanı Kemal Türkler ile, Genel Sekreter........

© Muhalif