menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yeni Şafak’ın amacı gazetecilik olsaydı

19 1
monday

Yeni Şafak’ın, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Başkanı Abdullah Yaman aleyhine kampanyası “Milyonluk projede Altınbaş yolsuzluğu: FETÖ’nün temsilcisi gibi davranıyorlar” haberiyle başladı. 23 Ekim’deki bu haberi, iki gün sonra “Yargıtay’da FETÖ gölgesi” haberi izledi.

Yeni Şafak, Kâmil Darbaz adlı iş insanının, milyonluk araziyi ortağının kendisinden habersiz sattığı gerekçesiyle 17 yıl önce açtığı davada Abdullah Yaman’ın taraflı davrandığını, görevini kötüye kullanarak davayı etkilediğini öne sürüyordu.

“Yeni Şafak Çetesi” başlıklı açıklamayla yanıt veren Yaman, “Beni karalamaya kalkışmasının yegâne nedeni haksız taleplerine geçit vermememdir” diye meydan okudu. Fakat Yeni Şafak, Yaman’ın yanıtına yer vermeden 26 Ekim ve 28 Ekim’de iki haber daha yayımladı.

Enteresandır, ne Adalet Bakanı ne de Yargıtay Başkanı’ndan bir açıklama geldi; tamamen suskun kaldılar. Beklenmedik şekilde Yeni Akit’in başyazarı Ali İhsan Karahasanoğlu, “muhafazakâr çizgideki bir yayın grubu” deyip Yeni Şafak’ın adını vermeden, “İşte ‘Hodri meydan’ diyebilen örnek bir yüksek hâkim” başlıklı yazısıyla Yaman’ı savundu.

Ancak Karahasanoğlu’nun çıkışı Yeni Şafak’ı durdurmaya yetmedi. 29 Ekim’de “Hakareti bırak, dosyaya bak”, 30 Ekim’de “Ortak mülk habersiz satılamaz” haberleriyle devam etti.

Yaman da bir açıklama daha yaparak, Yeni Şafak’ı, “yarı resmi El Ahram” ve “dünyalık namına ne varsa hepsine kavuşmuş; ancak ahlak, etik, haysiyet, din gibi kavramları geçmişteki gecekondusunda unutmuş obez çete” olarak nitelendirdi. Yeni Şafak da Yaman’ı istifaya çağırdı.

Yeni Şafak’ın, “özel” olan, ama muhabir imzası taşımayan yedi haberi de hukukçuların elinden çıkmış gibi. Gazeteci yazmış olsa habercilik kurallarına uyulur, iki tarafın da görüşlerine yer verilirdi; sonra da Yaman’ın yanıt hakkına saygı gösterilirdi.

Halbuki burada açıkça tek yanlı, hakaret de içeren bir saldırı söz konusu. Yargıtay hâkimi, “FETÖCÜ” diye damgalanarak, kanıtsız iddialarla suçlanıyor; açıkça yargıya baskı yapılıyor.

Üstelik Yeni Şafak’ın bu davaya müdahalesi yeni değil. 2017’de de bu davayla ilgili “Arazi gasbına terör soruşturması” haberi yayımlanmış. Kâmil Darbaz, o haberde de “Devlet içinde bu adamları koruyan FETÖ'cüler mi var hâlâ” diyerek, başka isimleri davayı etkilemekle suçlamış.

Aradan geçen yıllar içinde ne oldu da Yeni Şafak, bir iş insanının arazi davasını bu kadar sahiplendi de bu dava üzerinden yargıya baskıya kalkıştı? Ticari çıkarlar mı, yoksa Yargıtay’daki bu daireyle ilgili başka bir neden mi söz konusu? Bu soruların yanıtını bilmiyoruz.

Bildiğimiz, Yeni Şafak’ın, daha önce sahibi Albayrak Grubu lehine yayınlar yaptığı, gazeteciliği şirket çıkarlarına alet ettiği... Örneğin, Yeni Şafak, Albayrak - Öztaş ortaklığının TOKİ’ye karşı açtığı davadaki bilirkişiyi de “Bilirkişi mi, çete mi?” haberiyle hedef almıştı.

Sözcü’nün, “O casusun AKP’lilerle Londra fotoğrafı çıktı” haberinde “İYİ Partili Turhan Çömez, İmamoğlu’nun ‘casusluk’ iddiasıyla tutuklanmasına yol açan Hüseyin Gün’ün AKP’lilerle çektirdiği fotoğrafı paylaştı” yazıyordu.

Halbuki aynı gün, 30 Ekim’de Cumhuriyet’te çıkan haberde bu fotoğrafı, Halk TV’den Bahadır Özgür’ün ortaya çıkardığı belirtiliyordu. Doğrusu da buydu.

Bahadır Özgür, 28 Ekim’de saat 15.45’te halktv.com.tr’de yayımlanan “Casuslukla suçlanan isim........

© Muhalif