menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kaç safha, kaç evre, kaç aşama?

10 11
19.05.2025

PKK’nın kendini feshedip, silah bırakması, kaç aşamadır, kaç safhadır, kaç evredir? Yakından izlemeye çalışanların kafası karışmıştır mutlaka.

PKK’nın kongre kararını açıklamasıyla birlikte Sabah’ta olduğu gibi “İşte yeni aşamanın yol haritası” haberleri çıktı. Sonra Türkiye gazetesi manşetten, 2. aşamaya geçildiğini ilan etti; “Dört aşamada tasfiye edilecek” diyerek de aşama sayısını 4 olarak duyurdu.

Aşama sayıları orada dursa iyi, durmadı. Akşam gazetesinde Melik Yiğitel, “3 aşamalı plan işliyor” yazarak aşamaların sayısını 3’e indirdi! Gerçi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis Grup toplantısında sayı vermeden sadece “Yeni bir safhadayız” dedi ama bir gün sonra Habertürk, Hürriyet, Sabah, Yeni Şafak ve NTV topluca devreye girip, aşama sayısını 5’e çıkardılar.

Hem de Erdoğan “safha” derken Habertürk, Hürriyet ve Yeni Şafak “evre”yi, Sabah ise “aşama” sözcüğünü yeğledi. NTV iki sözcüğü de kullandı. Özel haber gibi sunulmasına rağmen beş ayrı yerdeki haberlerin tümünün içeriği aynıydı. Üstelik Hürriyet’te Hande Fırat, Sabah’ta Okan Müderrisoğlu, Yeni Şafak’ta Yahya Bostan hiç kaynak göstermezken, Habertürk’te Fevzi Çakır “güvenlik kaynakları”na, NTV’de Mustafa Berber, “istihbarat kaynakları”na dayandırdı.

Anlaşılan, MİT ya da güvenlikle ilgili başka bir birim bu gazetecileri toplamış, anlatmış. Onlar da kendi bilgi ve değerlendirmeleri gibi yazmış! Yanlış habercilik bu. Söyleyen kurumla değer kazanacak ifadeleri kendine ait gibi yazmak hem kullanılmak ve hem de okuru yanıltmak olur.

Gazetecilik böyle kimi bürokrat ve siyasilerin fısıltılarını aktarmaya dönünce curcunaya neden oluyor. Aşama, evre, safha, her neyse üzerine çok konuşuluyor ama aslında neler olduğu ve sürecin nasıl ilerleyeceği anlaşılmaz hale geliyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MHP Genel Başkanı Bahçeli gibi sürecin yürütücüleri ve ilgili bürokratlar da şeffaf davranmayınca somut bilginin yerini “istihbarat kaynakları” gibi belirsiz odakların fısıltıları alıyor. Ekranlardaki “konuşan kafalar”ın bilgi diye sundukları kulisler, yalan yanlış söylemler de karmaşa daha da büyüyor.

Üstelik de bir yanda özel uçakta Erdoğan’ın karşısına geçildiğinde bile “Bu aslında Nobel Barış Ödülü gerektiren bir devrim” diye söze başlayıp sorgulayan, didikleyen soru sormayan iktidar medyasının “PKK’nın bittiği gün”, “Fesih kararı geldi terörsüz dönem başladı”, “Ve PKK kendini feshetti”, “50 yıllık terör devri kapandı”, “Erdoğan barışı” başlıkları yayımlanıyor. Silahlar teslim edilecek, örgüt liderleri başka ülkelere gidecek, terör ve Kürt sorunu bitti haberleri birbirini izliyor.

Öbür yanda muhalif medyanın “İktidar niyetini erken açık etti”, “Lozan tartışılamaz”, “1921’de buluştular”, “Kandili boşaltıyoruz Suriye’ye karışmayın”, “Fesih metnine Erdoğan şerhi”, “Yürekleri yakmayın bu haini affetmeyin” başlıkları kullanılıyor. Lozan antlaşması, PKK’lıların affı, anayasa değişikliği üzerinde durup terörün sona ermesini yeterince önemsemeyen haberler, manşetlere çekiliyor.

Kafa karıştırması bir yana barış gazeteciliğine hizmet etmiyor medyanın bu tutumu.

İktidar cephesinin yeni düşmanı “Sokak röportajları”. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ardından........

© Muhalif