menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sömürgecilik ve Eşitsiz Modern Dünya

10 1
21.09.2025

Bir süredir kamuoyunu endişeyle rahatsız eden Kurultay Davası'nın ertelenmesi sanıyorum hepimize nefes oldu. Kararla beraber hararetini “biraz” öteleyen siyasal gündemimizin fırsatıyla bugün, gündelik siyasetin sınırlılıklarını tamamen terk ederek bambaşka bir konuyu ele almak ve tartışmak istiyorum.

Immanuel Wallerstein, “The Modern World-System” isimli kitabının hemen başında değişimin sonsuzluğundan ve hiçbir şeyin değişmezliğinden bahsettikten sonra, bu iki zıt görünümlü klişelerin doğruluğunu ifade eder ve ekler; “Yapılar, nispeten uzun zaman dilimleri boyunca istikrarlı bir varoluşa sahip insan ilişkilerinin mercan resifleridir. Ancak yapılar da doğar, gelişir ve ölür.”

Fernand Braudel’in “uzun zaman” olarak kavramsallaştırdığı süre içerisinde oluşan “yapılar” Wallerstein’a göre insanların çok katmanlı ilişkilerinin ve örgütlenmelerinin kurumsallaştığı üst sistemlerdir. Ve bu üst sistemler aynı zamanda insan ilişkilerinin gerçekliğidir. Wallerstein, bu yapıların değişimiyle beraber gerçeklikle geçmişin de değiştiğini, çünkü sosyal yaşamın sürekli değişim halinde olduğunu iddia eder. Anlayacağınız Wallerstein’e göre değişimi uzun süren “yapılarla” beraber insanlıkta gerçekliğini değiştirir ve geçmişini, oluşturduğu yeni gerçekliğe göre yeniden yorumlar.

Bu ilgi çekici ve biraz karışık girişin ardından yazının devamında sömürgeciliğin modern dünyadaki eşitsizliğin zeminini nasıl oluşturduğunu üç önemli sosyal bilimcinin tezlerinden yararlanarak irdelemeye çalışacağım. Sabırlarınızın sınırlılıklarını zorlamamak için akademik bir makale kadar detaylandıramayacağım bu yazı, tahmin edebileceğiniz gibi sömürgeciliğin ekonomik etkilerini bütüncül bir şekilde ele alabilecek veya farklı görüşleri bütün yönleriyle çatıştırabilecek kabiliyette olmayacak.

Rodney kalkınma kavramını çok yönlü bir olgu olarak ele almaktadır. Ona göre kalkınma insan grupları için evrenseldir çünkü kalkınmayı meydana getiren iktisadi süreçler evrenseldir. Tümevarımsal bir öngörüyle düşüncesini temellendiren Rodney, her insanın tatmin edici bir yaşam sürebilmek için bağımsız kapasitelere sahip olduğunu, her kıtada bulunan insan topluluklarının da doğaya olan kontrolünün bağımsız ekonomik süreçler üzerinden oluştuğunu ifade etmektedir. (Walter Rodney, How Europe Underdeveloped Africa, 4-5)

Yine Rodney’e göre politik gücü tekellerinde bulunduran feodal toprak sahipleri ya da aristokrat sınıfı; tüccarların zenginleşmeye başlayıp sınıfsal ayrımların keskinleşmesiyle, siyasi tahakkümlerini kaybetmişlerdir. Denizaşırı ticaretin yaygınlaşması ve sömürgeciliğin kurumsallaşmasıyla yeni tüccar sermayedarların yaşadığı zenginleşme bu kesimin siyasal bilincini artırmıştır. Elde ettikleri maddi servetin etkisiyle teknolojik gelişmeleri de tekellerine alan bu sınıf, 1700 ve 1800’lü yıllarda Avrupa’yı devrimlere götürmüş, aristokrat sınıfı oyunun dışına itmiştir.

Afrika tarihinde hatırı sayılır bir kısmında var olmuş sınıflar ise yeterince “kristalleşmemiş” ve değişimler devrimci bir muhteviyat içermeyerek tedrici ilerlemiştir. Rodney’e göre bu durum, erken Afrika kalkınmasının dünyanın diğer bölgelerinden farklı ve eşitsiz gerçekleşmesine neden olmuştur.

Rodney bugünkü Batı demokrasilerinin en büyük nedeninin “kapitalizm” olduğunu düşünmektedir. Toprak sahiplerinin yok olmasının ardından kapital sınıf, parlamentolar, anayasalar ve basın özgürlüğünü ön plana koyarak kalkınmışlardır. Bu noktada Rodney’in tezini ilgi çekici kılan, bu kalkınmanın Avrupalı köylü ve işçi sınıflarına bedel ödettiğini ifade etmesidir. Batı’nın demokratikleşme ve kalkınma sürecinde sermayedarlar karlarını artırırken emek gücü önemsenmemiş, politikalar sermaye sahibi sınıf lehine tek taraflı geliştirilmiştir. Bu tek taraflı kalkınma modelinin yarattığı irrasyonalite; beyaz ırkçılığı, aşırı reklam harcamaları ve Birleşik Devletler gibi ülkelerde bile görülen kaynakların eşitsiz dağıtımı gibi olguları yaratmıştır. (Walter Rodney, How Europe Underdeveloped Africa, 10-15)

Rodney, az gelişmişliği insan gruplarının eşitsiz kalkındığını gösteren bir olgu olarak tanımlamaktadır. İnsan gruplarının eşit olmadığı ve eşit değişmediği bir dünyada bazı insan grupları, diğerlerinden daha fazla........

© Muhalif