menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

VAAZIN DİLİ VE USLUBU NASIL OLMALI?

12 0
16.03.2025

Oruç tutma, namaz kılma, Kur’an okuma, yardımlaşma gibi etkinliklerin yoğun olarak yaşandığı Ramazan ayının en önemli etkinliklerinden biri de vaaz dinlemektir. Müslüman toplumun en önemli bilgi kaynakları arasında bulunan vaaz, belli usul ve ilkelere uyularak gerçekleştirildiğinde oldukça faydalı bir bilgilenme imkânıdır. Ancak sayısı az da olsa dinlediği vaaz yüzünden dinden soğuyan insanların olduğu da bir gerçektir. O nedenle bu haftaki yazımızı bu konuya ayırma gereği duyduk.

Sözlükte öğüt vermek, nasihat etmek, gönle hoş gelecek sözler söylemek, bilgilendirmek, bilinçlendirmek, uyandırmak, sakındırmak gibi anlamlara gelmektedir. Istılahta ise vaaz, dini konularda toplumu bilgilendirip aydınlatmak amacıyla din görevlileri tarafından mescit ve camilerde ibadet öncesi veya sonrasında yapılan konuşmaların genel adıdır.

Vaazın amacı, halkı din konusunda doğru bilgilerle aydınlatmak ve böylece toplumun maddi ve manevi yönden kalkınmasını teşvik etmektir. Bu amaca yönelik olarak gelişen vaaz geleneği Hz. Peygamber’le birlikte başlamıştır. “Din nasihattir.” buyuran Peygamberimiz, bu ilkeyi ev ve cami sohbetlerinde uygulamıştır.

Kuran-ı Kerim’de öğüt ve nasihat anlamında yirmi beş ayette değinilen vaazın müminlere fayda vereceği ifada edilmektedir. Günümüzde oldukça geniş bir kitlenin yararlandığı vaaz, toplumun dini ve sosyal konularda aydınlanması, insanların hayırlı işlere yönelip günahlardan arınmaya çalışması, yetişen neslin İslâm kültürünü öğrenip özümsemesi, İslâm ahlâk ilkelerinin toplumsal değerlere dönüşmesi ve öğrenilen dini bilgilerin hayata tesir eder duruma gelmesi açısından son derece önemlidir.

Vaazın en yoğun olarak gerçekleştirildiği camiler, toplumun her kesiminden, her yaş ve seviyeden insanları bir araya getiren, onları Allah’a kulluk bilinci ile kaynaştıran, bireylere batıl inanç ve hurafelerden arındırılmış doğru dini bilgilerin kazandırılmasını sağlayan önemli bir kurumdur. Hz. Peygamber İslâm’ın kurumsallaşmasına camiden başlamış, hicretten hemen sonra inşa ettiği camiyi, bireysel ve sosyal pek çok ihtiyacın karşılandığı bir merkez haline getirmiştir.

Vaaz yoluyla insanları bilgilendirmede sunulan dini bilgilerin niteliği kadar bu bilgileri sunuş biçiminin de önemli olduğu bir gerçektir. İnsanlara tatlı dil ve güler yüzle samimi bir şekilde hitap etmenin sevdirici, özendirici, hatırlatıcı, düşündürücü, toplayıcı ve birleştirici bir özelliği olduğu gibi; kaba, kırıcı, sert, bilgi ve saygı temelinden yoksun ifadeler de dinleyenlerde bıkkınlık ve camiden soğuma hissi uyandırabilir.

Vaazın sunumunda konu bütünlüğüne bağlı kalmak ve sunuş süresince bunu korumak önemlidir. Kısa sürede birçok konuya değinilerek yapılan bir vaazda, herhangi bir konuyu tam olarak işlemek mümkün değildir. Ancak değişik bilgi örüntüleriyle konunun zengin bir içerikle işlenmesi, ayet, hadis, kıssa ve öykülerin uygun bir üslupla sunulması, dinleyici kitlesinin konuya dikkatini yoğunlaştırmaktadır. Vaizin önünde mutlaka bir vaaz planı bulunmalı, seçilen konu derli toplu bir şekilde sunulmalıdır. Çünkü plansız ve hazırlıksız bir şekilde, nereden başlanacağı ve nasıl bitirileceği belli olmayan bir dağınıklıkla cemaatin karşısına çıkıp konuşma yapmanın cemaat üzerinde beklenen etkiyi gösteremeyeceği açıktır.

Vaazda cemaatle göz iletişimi de son derece önemlidir. Vaaz süresince hatip kendisini dinleyen cemaate, cemaat de kendisine konuşan hatibe bakmalı, özellikle hatip gönülden gelen........

© Mir'at Haber