BEN VE ÖTEKİ
Günümüzde farklı ırk, din, kültür ve siyasal düşünce mensubu pek çok insan aynı toplumda bir arada yaşamaktadır. Sosyal hayatın doğal bir gerçekliği olan bu durum, bazı sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu sorunların en önemlilerinden biri şüphesiz ötekileştirme eğilimidir.
Ötekileştirme, bütün sosyal gruplarda az ya da çok görülen bir özelliktir. Toplumdaki her kişi ve grubun kendisine has bir öteki algısı vardır. Kişi ya da grup kendi kimliğini bulmak, tanımlamak ve korumak için önce ötekiyi var etmekte, sonra da ötekine göre kendi kimliğini tanımlamaktadır. Başlangıçta kalabalıklar içerisinde yalnızlık çekme korkusuna karşı psikolojik bir dayanak oluşturan bu eğilim, bazı grupların ırkçılık, etnik ayrımcılık, dincilik, mezhepçilik, tarikatçılık ve particilik gibi ayrımcı unsurları meşru görmesine sebebiyet vermektedir. Özetle toplumun adeta kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş olan ötekileştirme eğilimi, zaman içerisinde farklı olana karşı sosyal bir baskıya dönüşebilmektedir.
Ötekileştirmede, bireyin ya da grubun Beni yani kendisini merkeze alıp Öteki olarak gördüğü kişi ya da grupları dışlama, onlara karşı bağnazlık, taassup ve ayrımcılık yapma, onların temel hak ve özgürlüklerini gözetmeme, gözetse bile bunu bir lütuf olarak görme eğilimi vardır. Öteki olarak görülen kişi ya da gruptan da benzer tepkiler yansıyınca, toplumda anlaşmazlık, kutuplaşma, ayrımcılık ve hak ihlalleri kaçınılmaz hale gelmektedir. Bundan en çok sayısal nüfus ve siyasal nüfuz bakımından azınlık durumunda olanlar etkilenmektedir. Ötekileştirilerek dışlanan ve küçük görülen kesimler mutsuz ve tedirgin bir hayat yaşamanın ötesinde, provokatif eylemlerde bulunmak isteyenlerin tuzağına düşme tehlikesiyle de karşı karşıyadır. Özellikle şiddet yanlısı marjinal gruplar, gözünü ötekileştirilen kesimlere dikmekte, o kesimlerin yaşadığı mağduriyeti kendi emellerine alet etmeye çalışmaktadır. Yani bizim ötekileştirdiğimizi, başkalarının berikileştirme ihtimali yüksektir. Bazı terör örgütlerinin içeriden ve dışarıdan maddi ve manevi destek görmesi, bu tespitimizi doğrulamaktadır.
Öteki ile kimlik arasında organik bir bağ vardır. Ben karşısında kimlerin Öteki olduğu, kimliğin niteliğine göre değişmektedir. Örneğin kentliye göre köylü, burjuvaziye göre işçi ve memur, batılıya göre doğulu, dindara göre dindar olmayan, laik olana göre antilaik, erkeğe göre kadın, sağcıya göre solcu, komüniste göre liberal, A partiliye göre B partili, Türk’e göre Kürt, Alevi’ye göre Sünni ya da Sünni’ye göre Alevi birer ötekidir. Yani kim nerede söz sahibi olur ya da gücü ve yetkiyi elinde bulundurursa, kendini merkeze alarak ‘Ben’ nitelemesini kullanmaya........
© Mir'at Haber
