GENÇLERİMİZ DİNE NEDEN İLGİSİZ?
Genellikle her nesil, bir sonraki neslin düşünce, davranış ve hayat tarzlarını beğenmiyor ve bir şekilde memnuniyetsizliğini ifade ediyor. Öyle ki Sümer tabletlerinde bile “Bu gençlik nereye gidiyor?” yazısının yer aldığı görülüyor. Bu tabletlerden birinde baba oğluna, “Bana bak, adam ol. Meydanlarda başıboş dolaşma, caddelerde sürtme. Sokakta yürürken çevrene bakınıp durma. Alçakgönüllü ol” dediği yazılı.
Sokrates’in de “Günümüzün çocukları lüksü seviyor, kötü davranışları var, otoriteye baş kaldırıyorlar, yaşlılara saygıları yok, çalışmak yerine laklak etmeyi seviyorlar. Çocuklar artık evlerinin hizmetçisi değil, tiranı… Anne babaları odaya girince ayağa kalkmıyorlar, onlara itiraz ediyorlar, destek olma yerine laklak yapıyorlar, şapır şupur yiyorlar, bacak bacak üstüne atıyorlar, öğretmenlerine zulmediyorlar.” Dediği de naklediliyor.
Hesiod ise “Günümüz gençleri öyle umursamaz ki ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere, büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı olmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar.” [1] Şeklinde gençlerle ilgili şikayetini dile getiriyor. Bu ifadelerden de anlıyoruz ki, geçmişte de gençlerle ilgili bir memnuniyetsizlik söz konusu olmuş.
Günümüzde de durum bundan farklı değil; toplumun geneli, buna benzer duyguları taşıyor ve gençlerden memnuniyetsizliklerini dile getirerek farklı konularda farklı şikayetlerde bulunuyor. Bu şikayetler arasında gençlerimizin ateist, deist ve agnostik düşünceleri benimsemeleri ve dine ilgisiz kalmaları benim daha çok dikkatimi çekiyor. Kendi iradesiyle ateist olanlar bir tarafa; gençlerimiz, Allah’a inandıkları halde neden dine ilgisiz kalıyorlar veya dinî değerlerden uzaklaşıyorlar? Sorusuna da bir cevap aranması gerekiyor.
Hiç şüphesiz gençlerin böyle bir tercihte bulunmaları, sebepsiz değil. Bunun elbette bir çok dinî, psikolojik, sosyolojik ve iktisadî sebepleri söz konusu. Bu sebepler, sadece gençleri değil, aynı zamanda az veya çok herkesi etkiliyor. Ancak bu sebepler analiz edilip değerlendirildiğinde gençler için daha derinlerde yatan bazı ciddî sorunların bulunduğu görülüyor ve bu sorunların da gözden ırak tutulmaması ve ciddiye alınması gerekiyor.
Bu sorunlar arasında aile yapısının gittikçe küçülmesi, beslenme tarzının değişmesi, dinî ritüellerin zayıflaması, kültürel değişimler, değişen arkadaşlık biçimleri, akran baskıları ve daha da önemlisi sosyal medyanın gücü ve bu gücün gençler üzerindeki etkileri daha çok dikkat çekiyor ve önem arz ediyor. Nitekim aile yapısındaki bu küçülme, parçalanma, değişim, aile içi iletişimin azalması, birlikte beslenmenin önemini kaybetmesi, boşanmalar, sosyal ilişkilerdeki zayıflık ve dindarların söz ve davranışlarındaki uyumsuzluk ve tutarsızlık; aile bireylerinin kendilerine yabancılaşması, nezaketi, güzel ahlakı, gerçek sevgi ve saygıyı büyük ölçüde kaybetmesi; dinî değerlerin metalaştırılması ve buna bağlı olarak manevî ve kültürel değerlerin zayıflaması, gençlerin dine olan ilgilerini azaltıyor ve onların din ile modern hayat arasında sıkışıp kalmalarına sebep oluyor.
Özellikle çocukluk ve ergenlik döneminde gençlerin, internet sitelerine takılmaları ve dinî konular da dahil her türlü genel kültürü, daha çok aile ve okuldan öğrenme yerine internet sitelerinden ve sosyal medyadan öğrenmeleri, onları dinî veya dinî olmayan geleneksel kültüründen uzaklaştırıyor; aile içinde her yaş gurubu için adeta ayrı bir kültür oluşturuyor. Bu kültür de düşünceleri, dilleri, davranışları ve değer yargıları farklı bir neslin oluşmasına zemin hazırlıyor. Dolayısıyla yetişkinlerin, bu yeni nesle kendi kültürel değerlerini aşılamakta zorlandıkları; hatta........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein