menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

GERÇEK İNCİL DÖRT İNCİL’DEN FARKLIDIR

29 0
05.04.2024

Kur’ân’da İncil kelimesi on iki yerde –daha çok Tevrat ile birlikte– geçer ve bu ilâhî vahyin Hz. Îsâ’ya gönderildiği vurgulanır: “Biz, Meryem oğlu İsâ’yı, o [geçmiş peygamber]lerin izleri üzerinde Tevrat’tan (o güne) kalanın doğruluğunu tasdik edici olarak gönderdik. Biz, o’na, Allah’a karşı sorumluluk bilinci taşıyanlara bir rehber ve bir öğüt olarak Tevrat’tan (o güne) kalanı tasdik eden, içinde rehberlik ve aydınlık bulunan İncil’i verdik.[1] Bir başka âyet de şöyledir: “[Geçmişte vahyedilenlerden] bugüne ulaşan doğru haberleri tasdik eden bu ilahî kelâmı sana safha safha indiren O’dur. Tevrat’ı ve İncil’i de O indirmişti.”[2]

Örnek verdiğimiz bu iki âyetten anlıyoruz ki; İncîl de Allah tarafından insânlığın hidâyeti için gönderilmiş kutsal kitaplardan birisidir ve aynı zamanda buna inanmak imanımızın değişmez koşullarındandır. Yalnız bu noktada insân şunu da düşünmeden edemiyor. Acaba Kur’ân’da ismi geçen İncîl ile daha sonra Hz. Îsâ’nın havarileri/arkadaşları tarafından yazıya dökülen ve adına İncîl denilen kitaplar aynı mıdır? Veyâ soruyu başka türlü sorarsak, Kur’ân’ın kastettiği İncîl ile kilisenin onay verip kabullendiği dört İncîl aynı gerçekliğe mi işâret etmektedirler? Önce şunu söyleyelim ki; Grekçe etimolojisiyle “hayrlı haber” demek olan İncil, önceleri, Hz. İsâ’ya indirilen ilâhî vahye ve bu vahyin ihtivâ ettiği müjdelere denilmekte iken Erken Hristiyanlık döneminde Hz. İsâ’nın hayatını ve öğretisini anlatmak iddiasıyla kaleme alınmış olan pekçok kitaba da İncîl denilmeye başlanmıştır.

Hz. İsâ’nın târih sahnesinden çekilmesinden sonra havârîleri onun şifâhî öğretisini gene şifâhen yaymaya başlamışlardır. Hz. İsâ hakkındaki bu şifâhî tebliğler yanında mektup şeklinde ilk yazılı tebliği kullanan ise Hz. İsâ hayatta iken onu hiç görmemiş olmasına ve öğretisi hakkında da bilgi sâhibi olmamasına rağmen kendisini onun havârîsi addeden ve kendine has Hristiyanlık telâkkisiyle Hz. İsâ’nın öğretisini tahrîf ederek bugünkü Hristiyanlığı kuran Tarsuslu Saul/Pavlus olmuştur. Pavlus’un çeşitli Hristiyan topluluklarına ya da ileri gelenlerine gönderdiği 14 mektup, Trento[3] Konsili’nde 8 Nisan 1546 târihinde alınan bir kararla nihaî şekli resmen tespit edilmiş olan 27 bölümlük “Yeni Ahid/İncîl”in 14 bölümünü teşkil etmektedir.[4]

Bir yandan Hz. İsâ’yı görmüş ve onun öğretisine muhâtab olmuş kimselerin sırayla vefât etmeleri, diğer yandan da bu şifâhî öğretinin yayılırken tahrîfâta uğraması tehlikesi Hristiyanları akıllarında kalanları yazıya dökmenin daha isâbetli olacağı düşüncesine sevketmiştir. Böylece, amacı Hristiyanlara Hayrlı Haber’i yazılı olarak ulaştırmak olan ve Hz. İsâ’nın hayatı ve irşâd faaliyetini konu edinen ilk incîller Pavlus’un mektuplarından sonra[5] ortaya çıkmış ve bu faaliyet 100 yıl kadar bir zaman aralığında İncîl adı altında, kesin sayıları bilinmeyen, pekçok kitabın piyasaya sürülmesine sebep olan bir moda hâlini almıştır. Bu incîllerin bir kısmı Hz. İsâ’nın hayatını ve öğretisini, hitâb ettikleri yörelerdeki insânların hâlet-i rûhiyelerini de dikkate alarak, takdîm etmeğe çalışırken diğer bir kısmı da yazarlarının mensûb oldukları gnostik mahfellerin îmanını ve felsefesini Hz. İsâ’nın ismini paravana gibi kullanarak yaymaya çalışmaktaydılar. Neticede bu incîl enflâsyonu Hristiyan âleminde genel bir huzursuzluğa sebep olmuştur. Yerel Hristiyan topluluklarını yönetenler müminlerinin doktrin açısından sapıklığa düşmemeleri için yalnızca bazı incîlleri tavsiye, bazılarını da yasaklamak yoluna gitmişlerdir. İsmi sonradan Matta’ya Göre İncîl diye anılacak olan incîlin Sûriye ve Antakya’da yoğunlaşmış olan Yahudi kökenli Hristiyanlar için, Markos’a Göre İncîl diye anılacak olanın da putperest iken Hristiyanlığa geçmiş olan Romalılar için yazılmış olduğu sanılmaktadır.

Hz. İsâ ve Havârîleri’nin Aramîce konuşmalarına rağmen bugün elimizde İncîl’e ait Aramîce hiçbir metin bulunmamaktadır. İncîl’in eldeki en eski nüshaları ise bugünkü nüshalara oranla bir takım farklılıklar ihtivâ eden ve MS. 350 yılı civârında istinsâh/kobya edildiği tesbit edilmiş olan, Grekçe kaleme alınmış: Codex Sinaiticus[6], ve gene aynı yıllara ait Codex Vaticanus[7] nüshalarıdır. Grekçe ve Latince iki dilde yazılı Codex Bezae’nin[8] ise MS. V. yüzyıla ait olduğu tahmin edilmiştir[9]. Ancak, elimizdeki IV. yüzyıla ait bu en eski İncîl’in nüshalarına varıncaya kadar Muratori Kanonu’na göre İncîl’in II. yüzyılda Roma’da dolaşan nüshalarında yalnızca isimlerini bilmekte olduğumuz bölümlerinin muhtevâsının ne gibi değişikliklere uğramış olduğu daimâ açık bir soru olarak kalacaktır.

Kilise ve mensûbları Markos İncîli’nin MS. 60-65[10], Matta İncîli’nin MS. 80, Luka İncîli’nin MS. 80-85 ve Yuhanna İncîli’nin de MS. 90 yılları dolaylarında yazılmış olduklarına inanmaktadırlar. Daha temkinli bağımsız araştırıcılar ise bu incîllerin aynı sıra içinde fakat MS. 80-140 yılları arasında yazılmış olabileceğine inanmaktadırlar. Kanonik İncîller’in yazım târihi hakkında eldeki........

© Mir'at Haber


Get it on Google Play