HOŞ BİR SADÂ BIRAKARAK AYRILMAK
Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş
(Sesini bu aleme Davut(A.S)ın güzel sesi gibi duyur. Bu alemde sonsuza kadar kalıcı olan (bıraktığın) güzel bir yankı imiş.)
16. yüzyıldan günümüze Bâkî’nin mısraları, güçlü bir hakikatin ifadesi olarak adeta bir atasözü gibi dilimize yerleşmiştir. Her insanın en temel arzularından biri hayatta kalmak, ebedî olmaktır. Bedenimiz ebedî yaşayamayacağına göre dünyada bıraktığımız güzel işler ve anılarla bizi hatırlatan eserlerimizle, bir süre daha hafızalarda yaşayabiliriz. Güzel bir anılışla hatırlanma dileği, herkes gibi Hz İbrahim’in duasında da vardır : “Bana, sonra gelecekler içinde iyilikle anılmak nasip eyle!” diyor, Rabbimize. Ayetten bu şekilde dua etmemiz ve adımızı devam ettirecek hayırlı- güzel işler yapmamızla ilgili bir anlam da çıkarabiliriz.
Gidenlerin ardından söylenen “ Öyle bir ömür sür ki olsun/ Mevtin sana hande âleme mâtem” sözü de çok anlamlıdır. Kişi nasıl bir ömür sürmeli ki ebediyete göçerken kendisinin mutlu olmasına karşılık âlemin mâtem tuttuğu bir uğurlanma olsun? Elbette seven ve sevilen insanlar, güzel dostluklar ve anılar biriktirmeyi başaran, yeri doldurulamayacak kişiler bu dünyadan ayrılınca geride kalanlar mâtem tutarlar. Yunus’un dizeleri bize konuyla ilgili bir fikir veriyor:
“Ben gelmedim dâvâ için
Benim işim sevi için
Dostun evi gönüllerdir.
Gönüller yapmağa geldim” diyerek bize yaşam amacını, en öz şekliyle bildiriyor. Hakk’la dost olmak ve onun dostluğunu kazanabilmek için gönüller yapmak, kuru bir iddia ya da kavga peşinde koşarak zamanı harcamamak ve her şeye sevgiyle yaklaşmak…Böyle bir yaşam felsefesi hem kişinin kendi hayatını hem de toplumun hayatını tatlandırır. Ancak bu seviyeyi yakalamak da uzunca bir süre nefis terbiyesini gerektirir.
Yunus Emre, Tapduk’un yanında olgunlaşıp pişmeden önce ölümden, ölüm sonrasından ve mezardan korkan bir şairdir:
“Ey yârânlar ey kardaşlar korkaram ben ölem deyü/
Öldüğümi kayurmazam itdiğimi bulam deyü”
bu beyitte şair ölümden korktuğunu açıkça beyan etmekle birlikte korkusunun ölümden daha fazla hesap gününün endişesinden kaynaklandığını belirtmektedir.Dervişlik yolunda ilerledikten sonra ölüm korkusunu üzerinden atan şair, bu sefer tam tersi bir tutum göstererek:
“Ko ölmek endîşesin ‘âşık ölmez bâkîdir
Ölmek senün nen ola çün cânun İlâhîdir
Ölümden ne korkarsın korkma ebedî varsın
Çün kim işe yararsın bu söz fâsid da‘vîdür” diyecek kadar ölüm korkusunu yenmiştir. O artık ölüm için endişe etmez ve korkmaz. Çünkü beden toprak olsa bile can,........





















Toi Staff
Tarik Cyril Amar
Gideon Levy
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d