menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

DÜNDEN BUGÜNE AİLEMİZ GELECEĞİMİZ

11 0
02.11.2025

DÜNDEN BUGÜNE AİLEMİZ GELECEĞİMİZ

Toplumumuzun temeli aile ocağımızdır. İnsan olma serüvenimiz aile ortamında başlar. İlk duygulanımlarımız, dış dünyayı tanımamız, geçmişten bugüne değerlerimizin taşınması, tanınması ve yaşatılması ailemiz sayesinde gerçekleşir. Muhtaç olduğumuz ilgi şefkat ve desteği ailemizden alarak hayata hazırlanır, bedenen ve ruhen gelişimimizin temelini ailemizden alırız. Varlığımız, dirlik ve düzenimizi borçlu olduğumuz aile yapımız, geçmişten bugüne toplumumuzun ayakta kalmasını sağlamıştır. Aile sağlıklıysa toplum da sağlıklı, aile huzursuz, güvensiz ve sağlıksızsa toplum da aynı dertten mustariptir.

Günümüzde bir milleti tarih sahnesinden silmenin en kestirme yolu, onu ayakta tutan aile değerlerini türlü vasıtalarla yıkmak, aile yapısını yozlaştırmak ve sonunda bir kültürü yok etmektir. Böyle bir tehlike toplumumuzu ve aile varlığımızı tehdit ediyor. Modernizm adı altında küresel düzenin yaptırımları her geçen gün hayatımıza daha fazla nüfuz ediyor; insanımızın geleceğe yönelik umutlarını ve güvenini sarsıyor, kötülüğü sıradanlaştırıyor, ahlâkını bozuyor.

Geçmişte yaşadığımız ekonomik krizler, afetler, başka milletleri isyana sürükleyen durumlar, bizleri zaafa düşüremedi, güçlü aile bağlarımız ve inancımızdan aldığımız kuvvetle sıkıntılarımızın üstesinden gelmeyi başarabildik. Aynı başarıyla varlığımızı sürdürebilmemiz kültürel kodlarımızda aile değerlerimizin nasıl yapılandırıldığını bilmemizi gerektiriyor.

Güçlü aile bağlarının nasıl kurulduğunu anlamak için konuyla alakalı birçok yazılı kaynağa ulaşmak mümkün. Biz bu alanda yazılmış eserlerden sadece iki tanesini seçtik, çünkü her iki Tarihçimiz de tanınıp hatırlanmayı hak ediyorlar: Abdülkadir Yuvalı ve İsmail Hâmi Danişmend. Onlardan derlediğimiz bilgileri en kısa haliyle paylaşarak ailemizin geçmişi hakkında bir fikir sahibi olalım. Faydalandığımız eserlerin ilki “Türk Dünyası’nın Ortak Kültür tarihinde Aile ve Kadın” adıyla neşredilmiş.

İslamiyet öncesinde Türk kültürünün dünyanın dört bir yanına yayılmasında ve yaşatılmasında etkili olan aile yapısının korunması, öncelikle devletin desteğiyle gerçekleşmiştir. Evlilik akdi yasalarla korunmuş ancak geçimsizlik durumunda boşanmaya izin verilmiştir. Bir diğer önemli husus ise şöyle anlatılmış:

“Türkler aile ve toplumun sağlamlığında sadakatin önemini kavramışlardır. Eşlerin her ikisi de birbirlerine karşı kesin sadakatle sorumludurlar. Evli bir adamın gayrimeşru ilişkisi eski Türk hukukunda idamla cezalandırılırdı. Bu şekilde cezalandırma hem VI. yüzyıldaki Türk kanunlarında hem Cengiz yasasında hem de Kazak Hanı Tavke Han’ın kanunlarında vardır.” Burada gördüğümüz kadarıyla evliliğin sürdürülmesinde sadece taraflardan birinin fedakârlığı beklenmiyor.

“Türklerde kadın, erkeklerin arkasında değil yanında durmaktadır, erkeğe bağımlı değil, erkekle anlamlanmakta ve........

© Mir'at Haber