AHLAKÎ DÖNÜŞÜMDE EDEBİYATIN ETKİSİ ÜZERİNE DÜŞÜNCELER
İnsan, bir ömür belli eğitim süreçlerinden geçip, var oluşun çeşitli aşamalarını deneyimleyerek kendisini gerçekleştirmeye çalışır. Bu dünyadan hangi gelişim aşamasını tamamlayarak ayrılacağını da büyük ölçüde seçimleri ve aldığı terbiye belirler. Ruhunu faziletlerle donatmış, hoşnut olan mı ve hoşnut olunanlardan mı olacak, yoksa iç dünyasını geliştirme potansiyelini kullanamadan veya sadece fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaktan öte bir gayret içinde olmadan mı sönüp gidecek?
İnsan, doğduğunda sadece bir canlıdır, insanî vasıflarını ise yetiştiği kültür ortamında kazanır. Kişinin sosyal ve psikolojik gelişimini belirleyen en önemli unsur da içinde bulunulan toplumun gelişmişlik düzeyidir. Her toplum kendi ihtiyacına yönelik insan yetiştirmeyi amaçlar. Farabi’ye göre medenî bir insan, medenî toplumda yetiştirilir. Bir toplumun gelişmişlik düzeyini nasıl anlarız? Bunu anlamak için birçok kıstaslar ölçü alınabilirse de en kestirme yol, toplumun nelere değer verdiğine bakarak bulunabilir. Kahramanları kimlerdir, bilimde, sanatta insanlığın hayrına neler üretmiştir, ahlaki değerleri insanlığın evrensel kabulleriyle uyuşuyor mu, yani erdemli bir toplum mu ?
Erdemli toplumda; ahlaklı olmanın gerektirdiği doğruluk, yardımseverlik, yiğitlik, bilgelik, alçak gönüllülük, iyi yüreklilik, ölçülülük gibi nitelikler takdir edilerek, fertlerin ahlakî yönden gelişmesi hedeflenir. Erdemli insanlar yetiştirmede edebiyatın terbiye edici etkisini de unutmamak gerekir. “Masallar, halk hikayeleri, şiirler, destanlar yazılı ve sözlü verimler… hepsi insanı, insanın duygularını işlemeyi, hayat karşısında nasıl tavır alınacağını yansıtan, kişiyi geliştirip inşa edebilen eserlerdir.” Zaten edebiyat sözcüğü, Arapçadaki edeb kelimesiyle alakalıdır; edebe ait konuların estetik değer kazandırılarak anlatıldığı bir sanat dalıdır edebiyat, terim olarak bizde Tanzimat’tan sonra kullanılmaya başlanmıştır.
Edebi eserler, sadece toplumu eğitmek amacını taşımaz. “Sanat, sanat içindir” görüşünü temsil eden nice kıymetli eserler de vardır. Bizim konu edindiğimiz husus ise edebiyatın toplum üzerindeki terbiye edici vasfını örneklerle açıklamaya çalışmaktır. İlk örneğimiz “Kelile ve Dimne”, 3. Yüzyıldan itibaren Mevlana’dan Lafontaine’ye kadar birçok yazara kaynaklık etmiş, geniş bir coğrafyada toplumların ahlakî gelişimlerini etkileyen önemli eserlerden biridir. Kelile ve Dimne için Cemil Meriç, “dünyayı fetheden kitap” tabirini kullanmıştır.
Sistematik halk eğitiminin bulunmadığı yıllardan başlayarak yakın zamana kadar halkın yaşamlarında karşılaştığı sorunların hikayeleştirilerek anlatıldığı bir ahlak öğretisi kitabı olma özelliğini taşıyan Kelile ve Dimne’nin birçok dile çevirisi yapılmıştır. Bizde16.yüzyıldaki çevirisi manzum biçime getirilerek Kanuni’ye, “Hümayunname” adıyla sunulmuştur. Aynı dönemlerde Hümayunname Batı dillerine de çevrilmiş ve Batı dünyasını da derinden etkilemiştir. Hatta 17.yüzyılın Protestan ahlakının temel vasıflarından olan çalışma etiğinin yerleşip yaygınlaşmasında Hümayunnamenin katkısı olduğunu iddia eden bilim çevreleri de vardır.
Ahlâkî öğütlerin hikayeleştirilerek ya da manzum şekilde verildiği, toplumda kabul gören birçok eser sayabiliriz. Akif’in Safahat’ı, Fikret’in “Şermin”i veya “Haluk’un Defteri”, Yunus’un “Risaletü’n Nushiyye”si ve daha niceleri sayılabilir, konumuz edebiyat tarihi olmadığı için sözü fazla uzatmadan Yahya Kemal’in “Edebiyata Dair” kitabında “Acıların........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Sabine Sterk
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Ellen Ginsberg Simon
Constantin Von Hoffmeister
Mark Travers Ph.d