menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

YENİ BİR DÜNYA SAVAŞINA DOĞRU!           

286 6
previous day

Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu / Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek / Siz hayat süren leşler, sizi kim diriltecek

Dertsiz” bir sürü insan, “dertsizlik derdi” ile malul. Onların dertlerinin devası da yok, şifası da! Ne dünya derdi var, ne ahiret derdi. “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyun’u, gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu” diyen Ömer’ler yok artık aramızda. (Ara ki bulasın! Bulsak da zaten herhalde ‘kurulu düzene muhalefet’ edeceği için onu da sanık sandalyesine oturturduk!). Günümüzde insanların çoğunun “Dava”sı da yok, “Çile”si de, ama hem “davalı”, hem “davacı”! Okullar’dan büyük hapishanelerimiz, AVM’lerden büyük mahkemelerimiz var! Sanki hepsi birbirini besliyor gibi. “Hiç kimse dünyada olup bitenleri, görmezden, duymazdan bilmezden gelme hakkına sahip değildir”. Ama gözlerimiz ve görmüyoruz, kulaklarımız var duymuyoruz, kalplerimiz var hissetmiyoruz!. Hani, Hakkın ve halkın gören gözü, işiten kulağı, tutan eli, haykıran sesi olacaktık! Alemlere rahmet olarak gönderilen bir peygamberin ümmeti idik hani!. Hani, Allah adına zalimleri cezalandıracak, mazlumlara yardım edecektik!. O’nun rızasının tecellisinin vesilesi olacaktık.. Olmadı, olamadı..

Garib bir dünyada yaşıyoruz. Cennetten gelip, aşağıların aşağısı bir yere sürgüne gönderildik ama, burayı ne kadar çok sevdik!? Bedeni zevklerimizi, ruhumuzun neşesine tercih ettik. Yani zalimlerden olduk. Geldiğimiz noktada, ademoğulları dünyayı gidecekleri cehenneme döndürmeye başladılar!. Şeytan Cehennem’den çaldığı ateşle dünyamızı cehenneme çevirmeye çalışıyor.

İnsanların aklı ile vijdanı savaşta, insan insanla savaşta, insan fıtratla, tabiatla, hava, su, toprakla, bitki ile hayvanlarla savaşta. Oysa bir diğer adı “Selam” olan Allah (cc), insanları “Dar-us selam”a, “Barış yurdu”na, yani “barış”a çağırıyordu. Günde 5 kez okunan ezanlar, Hayyalessalah, Hayyalel felah derken insanları, selam’a, kurtuluşa çağırıyor. Ama camiden çıkıp evlerine işlerine dönen insanlar, “iman ettik” demelerine rağmen, bu insanların çoğu iman etmeyenler gibi bir hayata özeniyor sanki. Onlarla birlikte oluyor, onların peşinden gidiyor. CoVID günlerinde mRNA konusunda yaşananları hatırlayın, kaç doktor bu Şeytani tuzağa hayır diyebildi. Hani Hikmet sahibi ve feraset sahibiydiler. Hani bilmedikleri şeyin peşine düşmezlerdi. Hatta aşının Farz-ı Ayn olduğunu söyleyen ilahiyatçılar bile oldu!

Yediklerinizden, içtiklerinizden haberdar mısınız. Helal sertifikalı ürünler ne kadar helal. Helal ürünün niteliğinden ibaret bir konu değil, İşe Riba katılıyor mu, İşçisinin hakkını ödüyor mu? Zekatını veriyor mu? Yahudilerin koşerin de daha bir çok ölçü var. Bizde Helal-Haram var ama, ölçü, Haram olmaması. Buna “Mübahat” sistemi diyoruz. Haram olmayan herşey Mübahtır. Helaller de, haramlar da sınırlıdır. Helal-Haram, Mübah la birlikte şunu da konuşalım: Genetiği değiştirilmiş sebzeler, meyveler var artık raflarda. Bunlar mübah mı? Klonlanmış koyunlardan Kurban olur mu mesela? Ya da Mübah mı? Biz Riba / Enflasyon ve Devalüasyon ilişkini bile çözemedik daha, Kaime yani kağıt para ile ticaret vadeli işlemde nasıl olacak, hala bunu konuşuyoruz. Murabaha işi bir şekilde kitabına uydurmak hiç de zor değil. Bugün sadece hayvanları değil, İnsanların geni ile de oynuyorlar. “Ruhsuz insan üretme çiftlikleri” kuruluyor. Sizin, hatta ölmüş bir yakınınızın genini kopyalayıp, onu yeniden hayata döndürmek mümkün. Mevlanayı da, Yunus Emreyi de bu şekilde GENOM olarak hayata........

© Mir'at Haber