MEMLEKET HAVASI
“Viranelerin yasçısı Baykuşlara döndü”. Akif 1935 Ağustos’unda böyle diyordu ve devam ediyordu: “Gördüm de hazânında bu cennet gibi yurdu. / Gül devrini bilseydim onun, bülbül olurdum (…). Bu güne geldiğimizde “Her doğan günün yeni bir derd olduğunu...” düşünmeye başladı insanlar. Şimdi biz de oturup düşünmeye başlayalım: Biz nerede yanlış yaptık! Ülke nereye gidiyor, bilen var mı? İyiye gitmediğini herkes görüyor, biliyor. Ama kimse sorumluluğu kendinde aramıyor, herkes “ötekilerin” suçu, günahı, vurgunu, akılsızlığı, ahlaksızlığı zulmünün arkasına saklanıyor.. Bu sokakta da böyle, Mecliste de..
Rivayetler muhtelif, kimi uçuyoruz diyor, kimi çakılıyoruz diyor? Önemli olan siz ne diyorsunuz?
Ben dünyada, bölgemizde ve ülkemizde işlerin iyi gitmediği düşünenlerdenim. Dahası gelecek günlerin geçen günleri aratmasından korkarım. Korkuyorum çünkü “inni küntü minezzalimiyn”. Evet, cahillerden ve zalimlerden olduk. Allah (cc) ise cahil ve zalim bir topluluğa hidayet nasip etmez ve biz kendimizi değiştirmeden de, bizim hakkımızdaki hüküm değişmeyecektir.
Ekonomiden başlayalım isterseniz, Euro 44 lira, Dolar 39.- Fiyatlar artmaya devam ediyor. İşsizlik de artıyor, yatırım gelmesi şöyle dursun, sermaye kaçışı başladı. İşten çıkartmaların sebebi ekonomideki durgunluk ve belirsizlik. Kredi kartları ile başlayan icra takipleri, esnafı vurmakla kalmadı, orta ölçekli işletmeler de icralık oldu. Sıra büyük işletmelere geldi. Alacaklarını alamadıkları için borçlarını da ödeyemiyorlar. Yarın sıra Bankalara gelecek. İcraya düşen iş adamı kredi de alamaz, vergi de ödeyemez. Tefeci’nin eline düşer. İş bu noktaya geldikten sonra algı yönetimi ile yönetilemez. Algı ile örülen duvardan bir tuğla çekerseniz bütün duvar yıkılır. Gelinen noktada resmi açıklamalara değil, piyasa aktörleri kendi yaşadıklarına bakar. Alacağını alamadığında borçlunun niye ödeme yapamadığını sorar, kendi ödeme yapamadığında da kendi durumunu anlatır. Tuzu kuruların beyanlarını duydukça ya da onların sessizliğine baktıkça, kendi çaresizliği hatırlayıp öfkesi daha da artar. Bakın borsanın durumu da hiç iç açıcı değil.
AK Parti’nin tabanını eriten ateş, bu öfkenin tutuşturduğu ateştir. Ve, borç para bularak işletmeler dönmeyeceği gibi, dökme su ile bu değirmen dönmez ve bu ateş dökme su ile de sönmez.
Yolsuzluk, rüşvet ve torpil hız kesmedi bu arada. SİAD’lara sorun bakalım, size ne diyecekler. Sektörlere bakın bakalım, Sanayi, Ticaret, Turizm, Tekstil, Tarım vd halinden kim memnun. Şimdi başımıza bir de Karbon ayak izi belasını sarıp, yeni bir vergi daha yüklemeye kalkarsanız, Tosyaya pirince giderken evdeki bulgurdan da olursunuz.
Adaletten söz etmeye gerek yok, çünkü yok! Bırakın “Hukuk Devleti” olmayı, “Kanun Devleti” şartları bile yok. Yasa çıkmadan, Politika kurulu, Bilim kurulu, bir Stratejik eylem planı, bir genelge bir tamim uygulama başlıyor. Yani yasa’ya da gerek yok.
Toplumsal barış için adliyelere bakmak gerek. Ailelerin yarından fazlası sorunlu. Cezaevleri tıklım tıklım dolu. Mahkeme koridorları AVM’lerden daha kalabalık. Hapishane’ler de öyle Hastahane’ler de! Buyurun Hapishane gerçeği: Türkiye‘de 1 Temmuz 2024 itibarıyla toplam 403 cezaevi bulunmaktadır. Bu cezaevlerinde 295.064........© Mir'at Haber
