menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kalbe düşen hikmetler ya da gönül penceresinden münacat

20 0
yesterday

Bazı sözler vardır; çağları aşar, dillerden çok kalplerde yankılanır. Hele ki bu sözler bir gönül erinden, bir hak dostundan dökülmüşse, zamanın ötesinde bir anlam taşır. Hazreti Sezâî’nin mektuplarından süzülen nasihatler de böylesi bir derinliğe sahiptir. Onun sözleri, sadece bir çağın değil, her devrin dertlerine merhem olur; gönül penceresinden bakınca, ruhun en mahrem köşelerine işler.

Hayat, gönlümüzden geçeni değil, Rabbimizden geleni taşır önümüze. Bu yüzden Hazreti Sezâî, oğluna şöyle der: “Benim oğlum; hiçbir şekilde afakî hususlar hakkında canını sıkma. Kabul et ki, her şey gönlün istediği gibi olmuş, ya da olmamış. Hepsinin sonu vardır.”

Gönlün muradı değil, Hakk’ın muradı önemlidir. İnsan, istediği şeylerin gerçekleşmemesiyle üzülmemelidir; çünkü her hâl, her durum, bir sonuca gebedir. Önemli olan, bu hengâmede gönlün hangi yöne bağlandığıdır. Teslimiyet, insanın yükünü hafifletir; can sıkıntısı, muradın önünde bir perde olur. Zira gönül, ancak Hakk’a teslim olduğunda, huzura varır.

Dış dünyayı tanımak önemlidir, fakat iç dünyayı tanımak daha büyüktür. Hazreti Sezâî, oğluna nefsini bilmesini öğütler: “Vaktini ganimet bilip, nefsini bilmeye çalışasın.”

Zira nefsini bilen, Rabbini de tanır. Vakit, sadece geçmek için değil; kendini çözmek, kalbin sırlarını keşfetmek için de bir fırsattır. İnsan, dış dünyayı bilse de kendini bilmezse, hayatın anlamını kavrayamaz. İçerideki hakikat, dışarıdaki bilgilerden daha derin ve kalıcıdır. Gönül yolunda gayret, müşahedeye açılan kapıdır. Hazreti Sezâî bu durumu şöyle ifade eder:“Çünkü mücahede, müşahede denizidir.”

Zorluklara sabreden, nihayetinde bir fark edişe ulaşır. Mücadele, yalnızca bir sınav değil; aynı zamanda gönlün olgunlaşma yoludur. Sabır ve direnç, insanı hakikate götüren köprüdür. Gönül, gayretle açılır; gayretsiz kalp ise karanlıkta kalır. Her nefes, her çaba, müşahedenin tohumunu taşır. İnsanın başkalarının kusurlarına yaklaşımı da ahlâkın bir göstergesidir. Hazreti Sezâî şöyle der:“Daima insanların ayıplarını gizle, kimsenin ayıbını yüzüne vurma.”

Ayıbı açmak kolaydır; örtmek ise yüceliğin işaretidir. Kimse günahsız değildir ve başkalarının kusurunu örten kişi, aslında kendi gönül inceliğini gösterir. Merhamet, ahlâkın ta kendisidir. Ayıbı örtmek, sadece başkalarına değil, kendi ruhuna da huzur verir. Dervişlik, bir hâl ve tavır işidir; süslü sözlerle değil,........

© Milli Gazete