Gençlik, Spor ve Çürüme Bahis Sitelerine Mahkûm Spor Dünyası
Bir zamanlar spor, emeğin, disiplinin ve dayanışmanın diliydi. Gençliğin enerjisi, bir topun peşinde koşarken ya da bir spor dalını icra ederken terlemenin, takımca sevinmenin, kaybetsen bile bir “oyunun parçası” olmanın erdemini öğretirdi. Bugünse, tribünlerin arkasında, ekranların önünde ve sosyal medyanın karanlık odalarında, spor artık bir oyundan çok bir “yatırım” olarak görülüyor. Çünkü modern çağ, her duyguyu metaya, her tutkuyu kazanca dönüştürmekte usta.
Bahis kültürü, gençliğin sporla kurduğu ilişkiyi yavaş yavaş dönüştürdü. Artık gençler maç izlemiyor, kupon izliyor. Takım sevgisi yerini oran analizlerine, oyuncu performansı istatistiklerine ve “canlı bahis” stratejilerine bıraktı. Ekranda 90 dakikalık bir maç değil, 90 dakikalık bir kumar dönüyor. Ve her kaybedilen kupon, yalnızca cebinden değil, ruhundan da bir şey eksiltiyor. Ve kulüplerin forma reklamlarında, sponsor olarak arzı endam edebiliyorlar. Acaba neyi destekliyorlar? Gençleri mi, sporu mu yoksa masumiyetin yitimini mi?
Bir kuşak, kazanma hırsıyla kaybetmeyi unutuyor. Sporun öğretmesi gereken en temel değer -yani kaybetmenin de insana bir şey kazandırabileceği- artık hatırlanmıyor. Oysa bahis,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d