menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Formanın Ruhu

10 0
24.10.2025

“Bir zamanlar formalar terle yıkanırdı. Şimdi sponsor logolarıyla parlatılıyor.”

Futbolun büyüsü bir takıma değil, bir aidiyete inanmanın büyüsüydü. Oysa artık o inanç çözülüyor. Tribünlerin uğultusu, bir zamanlar birlikte sevinmenin, birlikte üzülmenin sesiydi. Şimdi o ses, dijital ekranlarda yankılanan bir arka plan gürültüsü. Bilet fiyatlarının bir işçinin haftalık kazancına denk düştüğü, bir transferin bir şehrin bütçesiyle yarıştığı bu çağda, aidiyetin yerini abonelik aldı. Taraftarlık artık bir bağlılık değil, bir üyelik biçimi. Futbol, ait olunan bir dünya olmaktan çıkıp, tüketilen bir deneyime dönüştü.

Aidiyet, insanın bir yere, bir topluluğa, bir hikâyeye ait olma hâlidir. Varoluşsal olarak, bireyin yalnızlığını aşma çabasıdır. Heidegger’in dediği gibi, insan “dünyaya fırlatılmış bir varlık”tır; bu yüzden bir anlam çerçevesi arar. Bu çerçeve bazen bir aile, bazen bir şehir, bazen de bir formadır. Aidiyet, insanın kök salma biçimidir.

Kimlik de buradan doğar. “Ben kimim?” sorusu çoğu zaman “nereye aitim?” sorusuyla cevap bulur. Aidiyet, yalnızca bir sahiplenme değil, bir sorumluluk duygusudur: ait olduğun topluluğun yükünü, tarihini, utancını ve sevincini taşımaktır.

Futbolda aidiyet, yalnızca bir takımı tutmak değildir; bir kültürün, bir hafızanın, bir yaşam biçiminin parçası olmaktır. Bu yüzden bir taraftarın gözyaşı yalnızca kaybedilen bir maça değil, kaybolan bir kimliğe dökülür. Tribün sessizleştiğinde, bir toplumun ortak sesi de kısılır. “Formanın arkasındaki isim değişir, ama önündeki arma seni anlatır.” Zygmunt Bauman, modern dünyayı “akışkan modernlik” olarak tanımlar: Hiçbir şeyin kalıcı olmadığı, aidiyetlerin bile tüketime dönüştüğü bir çağ. Futbol da bu akışkanlığın içine çekildi. Eskiden bir kulüp, bir mahallenin ruhuydu; şimdi bir markanın küresel şubesine dönüştü.

Pierre Bourdieu’nün habitus kavramı bu dönüşümü anlamak için iyi bir mercek. Habitus, bireyin içinde büyüdüğü kültürel çevrenin izlerini taşır. Futbol, bir zamanlar işçi sınıfının habitusuydu; terin, emeğin, kolektif mücadelenin bir ifadesi. Bugün ise tribünlerin yerini localar, emek kültürünün yerini sponsorluklar aldı.

Futbol........

© Milli Gazete