Hızır mı, Vezir mi?
“Akşam oldu, dükkânı kapattık, kapı kilidini kilitledik, tam gideceğimiz zamanda bir adam çıkageldi ve ‘Baltamı yületmek istiyorum’ dedi. Ustam başını öne eğdi, biraz düşündü, başını kaldırdı, bana baktı ve “Gelen ya Hızır’dır, ya Vezir” dedi. Kapıyı açtı, bana “Ocağı yak” dedi.
Ocağı yaktım, ben on yaşlarındayım; dayımın yanında demircilik sanatını öğrenmek için çıraklık yapıyorum.
Aradan elli yıl geçti, gün batarken, dükkânı kapatıp kilidi de kapattıktan sonra sen geldin ve bana iş getirdin.
Kapı önünde tereddüdüm rahmetli dayımı hatırlamam ve ondan duyduğum “Ya Hızır’dır ya Vezir” sözünü hatırladım, kilidi açmaya başladım ve ocağı yaktım” dedi.
Kurbanı kestik, ikindiden sonra hanım, “Kurbanın kelle ve paçalarını demirciye üttür gel” dedi.
“Sora sora Mekke bulunur” derler ya ben de sora sora demirciyi bulduğumda güneş batmak üzereydi.
Demirci kapıyı kilitlediğinde ben vardım; elimdeki poşeti görünce kelle ütme olayı olduğunu bildi ve beni de tanımaz, o da biraz düşündükten sonra kapıyı açtı, ateşi yaktı, ateş kıvama gelinceye kadar bana bu yukarda anlattığını söyleyiverdi.
İşte asıl eğitim, bu ustayı yetiştiren hem dayısı hem de ustası olan o merhum ustanın yaptığıdır.
Ustalığı öğretirken, insanlığı da, usta ahlakını da, ahlakın temellerini de beraberinde öğretiyor.
Rabbimiz, karşılıklı iyilik yapma ve takvada yarış yapmamızı ister bizden:
وَتَعَاوَنُوا عَلَى الْبِرِّ وَالتَّقْوَى وَلَا تَعَاوَنُوا عَلَى الْإِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
“… iyilik ve takvada yardımlaşınız, günah ve düşmanlıkta........





















Toi Staff
Gideon Levy
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein