“Büyük Şeytan”ın işleri
Filistin ve onun bir bakıma somut imgesi haline gelen Gazze sorununa bağlı İsrail yönetiminin vahşeti, güya barış niyeti nitelemesiyle zoraki bir iyimserliği çağrıştırır gibi olmuştu. Geçen haftaki “Barış Parodisi” yazısında bunun dünya kamuoyunun giderek yaygınlaşan ve yoğunlaşan tepkilerinin yavaşlatılmasına yönelik olabileceğine dikkat çekilmişti. Bir anlamda, “Büyük Şeytan” ve yandaşları olmaya dünden hazır ve varlıkları buna bağlı olan birtakım Müslüman ülke yöneticilerinin konumları da böylece belirlenmiş oluyordu. Daha önceleri konuya ilişkin bir yazıyı aydınlatıcı olabileceği için aşağıya alıyorum.
“Büyük Şeytan” deyimini yıllar önce Humeyni kullanmıştı ve doğrudan yönetim ve uygulama biçimi olarak bu ABD’yi işaret ediyordu. Deyimin ifade edildiği süreçte İran ile ABD yönetimi arasında şiddetli bir çekişme ve gerginlik söz konusuydu. Bundan dolayı deyimin ya da tanımlamanın gerçek olaylara ve durumlara uygun olup olmadığı üzerinde fazla durulmadığı, salt ideolojik bir söylem şeklinde karşılandığı söylenebilir. Ayrıca Humeyni’nin dini kimliği ve konumu, tanımın ve nitelendirmenin farklı yönlerden irdelenmesini bir yönüyle sınırlandırdığı bile düşünülebilir.
Fransız hukukçu, tarihçi, siyaset düşünürü olan Alexis de Tocqueville (1805-1859), yargıç........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Ellen Ginsberg Simon
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d